ADD’den Kubilay’ın ölümünün 81. yıldönümünde Basın Açıklaması
Akhisar Atatürkçü Derneği (ADD) Akhisar Şube Başkanı Av. Günhan Bakırlıoğlu, yönetim Kurulu üyeleri, Ahmet kayalı İş Hanın Birinci katında dernek Lokalinde Saat 15.00’te Kubilay’ın ölümünün 81. yıldönümü ile ilgili basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasına Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ilçe Başkanı A. Vehbi Bakırlıoğlu, yönetim Kurulu Üyeleri, İşçi Partisi (İP) İlçe başkanı Abdül Koçak, yönetim kurulu üyeleri ve ADD üyeleri katıldı. Basın açıklamasını ADD Başkanı Av. Günhan Bakırlıoğlu okudu.
ADD Başkan Av. Günhan Bakırlıoğlu'nun okuduğu basın açıklamasını tam metni:
ADD ‘DENBASINAÇIKLAMASI
Cumhuriyet rejiminin 1925 yılındaki Şeyh Sait isyanından sonra tanık olduğu 2. önemli irtica olayı, Kubilay’ın şehit edilmesi ile sonlanan Menemen kalkışmasıdır; 23 Aralık 1930.. “Kubilay cinayeti”, Cumhuriyet tarihinin en önemli olaylarından biridir. Menemen kalkışmasının ağır örselenme (travma) izleri, aradan geçen 81 yıla karşın toplumsal bellekten silinmemiştir. Kubilay “Devrim şehidi” olarak yakın tarihte simgeleşmiştir. Adı Mustafa Fehmi Kubilay. Baba adı Hüseyin, ana adı Zeynep, Giritli bir ailenin çocuğu, 1906 doğumlu, Kubilay bir öğretmen, Cumhuriyet öğretmeni 1930 yılında İzmir Menemen’de askerlik görevini yapıyor. 0 sırada 24 yaşındadır. Bu genç insan, Menemen’de 23 Aralık 1930’da şeriat isteyenler tarafından öldürüldü.
23 Aralık 1930’de Menemen’de ne oldu? Menemen’de 23 Aralık 1930’da patlak veren Cumhuriyet karşıtı olayda yedek subaylığını yapmakta olan öğretmen Kubilay şeriat isteyenler tarafından öldürüldü. Olayın elebaşısı, “Mehdi” olduğunu savlayan (!) Giritli Mehmet (Derviş Mehmet) adında Nakşibendî tarikatına bağlı biriydi. 7 Aralık’ta 6 müridiyle (Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet Emin, Nalıncı Hasan, Küçük Hasan) Manisa’dan yola çıkan Derviş Manisa’dan yola çıkan Derviş Mehmet, 23 Aralık sabahı gün doğarken Menemen ‘e girdi. Belediye meydanında çevresine topladığı yaklaşık yüz kişiyle zikrederek şeriat ilan etmeye kalkıştı. Meydandaki kalabalığın bir bölümü bu çağrıya uymuş, bir bölümü ise seyirci kalmayı yeğlemişti. Silahlı asiler, on kişilik bir birliğin başında olaya müdahale eden yedek subay Asteğmen Kubilay’ı hemen ardından da Hasan ve Şevki adındaki iki mahalle bekçisini öldürdüler (bağ bıçağı kullanarak!) Olay, arkadan yetişen askeri birlikler tarafından şiddetle bastırıldı. Bu arada Derviş Mehmet de vuruldu. Kaçanlar yakalandı, ilişkisi olanlar hakkında hemen kovuşturma başlatıldı. 27 Aralık’ta, İçişleri Bakanı Şükrü Kaya ile Ordu Komutanı Fahrettin Paşa (Altay) İstanbul’a giderek Dolmabahçe Sarayı’nda, Edirne’den dönen Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal’e bilgi verdiler. Mustafa Kemal Paşa, 28 Aralık’ta Ordu’ya gönderdiği başsağlığı mektubunda şöyle diyordu: “Mürtecilerin (gericilerin) gösterdiği vahşet karşısında Menemen’deki ahaliden bazılarının alkışla tasvipkar (onaylar) bulunmaları, bütün Cumhuriyetçi ve vatanperverler için utanılacak bir hadisedir.” 31 Aralık 1930’da toplanan Bakanlar Kurulu, Menemen ilçesi ile Manisa ve Balıkesir merkez ilçelerinde bir ay süre ile sıkıyönetim ilan edilmesine karar verdi. Yapılan yargılama sonucunda, 105 sanıktan 37’si için ölüm cezası verildi. 6’sının ölüm cezası yaş haddi nedeniyle 24 yıl “idama bedel hapis cezasına çevrildi. Öbür sanıklardan 20’sine bir yıl, 14’üne üç yıl, 6’sına 15 yıl, birine 12,5 yıl hapis cezası verildi, 27 sanık aklandı. Karar, 31 Ocak 1931 ‘de TBMM’ye sunuldu. Aynı gün Adalet Komisyonu’nda görüşüldü. Komisyon, 31 ölüm cezasından 28’ini onayladı.
Genel Kurmay’ın arşivi, yedek subay Kubilay’ın katledilmesinin “sıradan bir cinayet değil, bilin çil bir hareket olarak uygulamaya geçirildiğini” sergiliyor. Olaylara karışanların birbirlerine yazdıkları mektuplar ve ifadeler dinci kalkışmanın, Nakşî tarikatı üyelerince gerçekleştirildiğini ortaya oyu yor. Genelkurmay’ın Internet sitesinde olayın hazırlık aşamasının ayrıntılarına yer veriliyor.. Belgelere göre, İstanbul’da yaşayan ve yaklaşık 20 bin müridi bulunan Nakşî Şeyhi Esat’a bağlı olan Manisa Asker Hastanesi’nden ayrılma İbrahim Hoca olayı yönlendirdi. İbrahim Hoca’nın Şeyh Esat ile ilişkileri. Tarikattaki öbür Menemen‘de genci yobazlarca katledildiğini kanıtlıyor. Arşivlerde yer alan olaylara karışanların birbirlerine yazdıkları mektuplar ve görgü tanıklarının ifadeleri kalkışmanın, İstanbul bağlantılı bölgedeki Nakşî tarikatı üyelerince gerçekleştirildiğini belgeliyor. Gericiliği tasfiye edemedik..
Batı ‘da 3yy. Süren kanlı kavgalar, çatışmalar, savaşlar sonunda ulaşılan ‘laik ulus devlet modeli ‘ne kimi toplumda direnişler olağandır. Kubilay olayı bunlara acı örneklerden biridir. Günümüzde bile, aradan 81 yı1 geçmesine karşındı destekli dinci-İslamcı siyasal akımların ve kanlı genci saldırıların süregeldiği bir ülke olmaktan ne yazık ki kurtulamadık. Unutulmamalıdır ki, bugünlere kolay gelinmemiştir. Simdi tüm bunları görmezden gelip, dini bireysellikten Çıkararak siyasallaştırmak. Laiklik kavramının içini boşaltmaya çalışmak. Ülkeyi çağın gereklerinden uzaklaştırarak karanlığa mahkûm etmek anlamına gelmektedir.
Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkmak tarihsel görevimizdir. İrtica daima aydınlık geleceğimizin en büyük düşmanı olmuştur. Özellikle son yıllarda irticai etkinliklerde gözlenen hızlı artış, genç beyinlerin artan oranda karanlık çevrelerce tutsak alınmasına neden olmaktadır. Gençlerimizin bu güçlerce ele geçirilmesinin ülkemizin geleceğini de kararttığını unutmamalıyız. Gün. Kemalizm’i tüm çağcıl ve halktan yana ilkeleriyle gür sesle dile getirme ve Cumhuriyet değerlerine sıkı sıkı ya sarılma günüdür. Kubilay’ın kişiliğinde tüm devrim şehitlerimizi derin saygı ve özlemle anıyoruz. Türkiye Cumhuriyeti tüm yurttaşlarının gönenci, mutluluğu ve onuru için çağdaş uygarlığın da ötesine geçme çabasını azim ve kararlılıkla sürdürecektir. Halkımız iç-dış genci çevrelerin hain oyunlarına gelmeyecektir; sağlığını ve diriliğini koruyarak, emperyalizme yenilmeyecek, Bağımsız Cumhuriyeti’ni koruyacaktır.