AK PARTİ DÖNEMİNDE KULLANILAN KAYNAKLAR HEBA EDİLMİŞTİR
Halkın Sesi Partisi (HAS PARTİ) Akhisar ilçe teşkilatı yaptığı basın açıklamasında AK Parti iktidarının 10 yıldır uyguladığı ekonomisinin iflas ettiğini iddia etti. İlçe binasında yönetim kurulu üyeleri ile birlikte bir basın açıklaması yapan HAS Parti Akhisar İlçe Başkanı Ali Dursun “Ak Parti İktidarının 10 yıldan beri uyguladığı ekonomi politikası iflas etmiştir” dedi.
Dursun yaptığı basın açıklamasında “Ak Parti İktidarının 10 yıldan beri uyguladığı ekonomi politikası iflas etmiştir. Ancak İktidar Halkın birinci derecede önceliği olan ekonomi konusunu gündemden düşürmek için çeşitli çıkışlar yapmakta, gündemi değiştirmek istemektedir. Has Parti olarak buna müsaade etmeyeceğiz. Halkın öncelik konusu bizimde öncelik konumuz olacaktır. Eğitim sistemi ile ilgili yapılan değişiklikler, dindar yeni nesil yetiştirme gibi söylemler doğru olsa bile içi doldurulmamış şeylerdir. Bugün kü basın toplantımızın ana konusu ekonomi olacaktır. En kısa zamanda da eğitim konusuna değinerek partimizin görüşlerini kamuoyuna sunacağız.
AK Parti iktidarı yaklaşık 10 yıldan beri Sayın dervişin getirdiği ekonomi modeli harfiyen uygulanmaktadır. Bugün bu uygulamaların ekonomimizde yol açtığı durumları şöyle özetleyebiliriz.
Dış Borç ve cari açıkla büyüme esasına dayanan bu modelle öncelikle üretim dış talebe ihracatta bağlı hale gelmiştir.
İç Talep dış borca bağımlı hale gelmiştir, Yüksek reel faiz / Düşük döviz kuru politikası, Dışarıdan Döviz cinsi borçlanarak içerde TL cinsi borç vermeyi teşvik etmiştir. Firmalar Dışardan yüksek tutarda Döviz cinsi borcu alarak içerde bunu TL ye çevirip bankalara mevduat olarak yatırmışlardır. Bankalar ise bu mevduatı başka kredi kartı ve Tüketici kredisi olarak iç tüketimin finansmanında kullanmışlardır. Bunun sonucunda hem üretim hem de tüketim dışarıya bağımlı hale gelmiştir.
Eğitim, Sağlık, Enerji, Ulaşım vb. Temel kamu hizmetlerinin kurumsal nitelikleri kaldırılarak bu alanlar piyasanın insafına terkedilmiştir. AK Parti iktidarlarında devam ettirilen ekonomik model sonrasında devlet artık eşit vatandaşların oluşturduğu bir siyasal unsur olmaktan ziyade müşteriler grubunun yön verdiği bir piyasa aktörü haline gelmiştir. Devletin niteliği değişmiştir, Artık kamu hizmeti kamu yararı, kamu beklentisi gibi kavramlar yerini piyasalara bırakmıştır.
İthalatta rakip sektörlerde, üretim ve yatırımlar gerilemiştir.
Dışardan döviz cinsi borçlanıp içerde TL Cinsi borç vermek cazip olduğundan dış borçlanma artmıştır. Eskiden sadece devlet borçlu iken şimdi herkes borçlu duruma gelmiştir.
İç Tüketim ağırlıklı olarak ithalata yönelmiştir.
İç tüketim, bankacılık sisteminin dışardan temin ettiği fonlarla kredi kartı ve tüketici kredileri şeklinde finanse edilmiştir.
Sanayi yoğun sektörler tasfiye olurken, emek-yoğun sektörlerde kayıt dışı ve ucuz emek maliyetine dayalı üretim getirilmiştir.
Yanlış kurumsal teşvik sistemi sonucunda tarım ve sanayi sektörü dış rekabete dayanamayıp tasfiye sürecine girmiştir.
- BU YIKIMLARIN HALKIMIZIN GÜNDELİK HAYATINDAKİ KARŞILIĞI ŞU ŞEKİLDEDİR:
İşi olan işini, tezgahı olan tezgahını kaybetmiştir.
İşini kaybetmeyende daha küçük kazanç elde etmeye mecbur kalmıştır.
Herkes kendisine ait olmayan kaynaklardan tüketmeye başlamıştır, Yani borçla finanse edilen bir saadet zinciri oluşmuştur.
Toplumun önemli bir kesimide yardımlarla geçinmeye mahkum edilmiştir.
- GELİR SERVET DAĞILIMI VE BEŞERİ GELİŞME ENDEKSİ DÜZELTİLMEMİŞTİR:
Türkiye ekonomisinin büyüme gösterdiği 2002-2010 yılları arasında gelir dağılımı bozukluğu giderilmediği gibi Alt gelir gruplarının kullanılabilir gelirlerden aldığı daha azalmıştır.
Nüfusun en fakir yüzde 20’lik kesimi kullanılabilir giderin yüzde 5’ine sahipken en zengin yüzde 20’lik kesimi yüzde 50’sine sahiptir. En fakir yüzde 20’lik kesiminin kullanılabilir gelirden aldığı pay yüzde 7,5 oranında azalmıştır.
Türkiye’de 10 yıl içinde dolar milyarderi sayısının 5’ten 38’e çıkması da sembolik ama uygulanan politikaların kimlerin lehine olduğu göstermesi bakımından anlamlı bir verdir. Yani AK Parti döneminde zengin daha zengin, Fakir daha fakir olmuştur.
Fisher-Derviş-Erdoğan programı 10 yıldır uygulanmaktadır. Türkiye’de Bugün Bağ-Kur emeklisi, SSK Emeklisi, Sosyal güvenceden Mahrum işçi, İşsiz, Muhtaç, Güçsüz ve kimsesizlerden oluşan toplam 21 Milyon 684 Bin insanın geliri Asgari ücretin altındadır. Bunun anlamı Türkiye’de Hane halkının yüzde 20’sinin artık sınıf altı ( UNDER-KLAS )Diye nitelendirilebilecek bir durumda yaşadığıdır. Türkiye’nin büyümesi ekonomik koşulların iyileşmesi bu insanların refahına hiç bir katkı yapılmamıştır.
TÜİK rakamlarına göre 2008 yılında yüzde 16,7 olan yoksulluk sınırı altında vatandaşların orası 2009 yılında yüzde 17,1 e çıkmıştır. TÜİK’in Yoksulların rakamına TÜRK-İŞ’in rakamları dikkate alındığında Türkiye’de halkın yüzde 24’ünün açlık, yüzde 85’inin Yoksulluk sınırı altında yaşadığı görülmektedir.
2002 yılı sonunda bankalardaki mevduatın yüzde 27,3’ü 1 Milyon TL ve yukarı hesaplardan oluşuyordu. Bu oran 2010 yılı sonunda yüzde 46,5 e çıkmıştır. Aynı şekilde 2002’den 2010’a gelindiğinde 1 Milyon TL ve üstü parası bulunan mudilerin sayısı 14 Bin kişiden 30 Bin kişiye Çıkmıştır. Bunun anlamı Türkiye’de artan servetin önemli bir kısmı 16 Bin Yeni zengin tarafından paylaşıldığıdır. Artık toplumsal servetin yarıya yakın kısmı 30 Bin civarındaki Zadegana aittir.
- AK PARTİ DÖNEMİNDE KULLANILAN KAYNAKLAR HEBA EDİLMİŞTİR.
Ak Parti dönemi boyunca kullanılan kaynak, hiçbir Türkiye cumhuriyetine sahip olmamıştır. Başka bir ülkede kullanılan bu kaynaklarla yeni bir ülke inşa edilebilecekken mevcut iktidar bu kaynakları verimsiz ve kısır bir anlayışa heba etmiştir.
- 2002 YILI SONUNDA 2010 YILI SONUNA KADAR;
Sıcak para olarak, 87,2 Milyar Dolar
Doğrudan Yabancı Sermaye olarak 134,1 Milyar Dolar
Dış borçlanma 138 Milyar Dolar olmak üzere 8 yılda 359.2 Milyar Dolar toplam dış kaynak kullanılmıştır.
- AYNI DÖNEMDE İÇ KAYNAK OLARAK
Özelleştirme gelirlerinden 30 Milyar Dolar
İç Borç artışında 148 Milyar Dolar
GSMH ve İthalat artışından kaynaklanan ek vergi geliri artışı olarak 100 Milyar Dolar olarak 278 Milyar Dolar Toplam iç kaynak kullanılmıştır. 8 Yılda kullanılan toplam iç ve dış kaynak 637,2 Milyar Dolardır.
Japğonya ve Almanya’da 1945 sonrası G. Kore ise 1960 Sonrası bu kadar kaynakla kendi ülkelerini yeniden inşa etmişlerdir. Oysa Ak Parti bu kadar kaynakla 8 Yılda ortalama Yıllık yüzde 4,9 oranında büyüme sağlamıştır. Bu büyüme oranı ise Cumhuriyet dönemi ortalama büyüme rakamıdır.
Sonuçta Türkiye Ekonomisi İMF bağımsız merkez bankası, Üst Kurullar, yabancı Sermaye baskısı ve özelleştirme aracılığı ile küresel finans kapitalizminin en rahat operasyon yapabildiği ve en yüksek gelir sağladığı bir yapıya dönüşmüştür. Böylece yurttaş müşteri, devletle uluslararası sermayenin tahsildarı haline gelmiştir” dedi.