Akhisar CHP; Muhtarlar ve Oda Başkanlarıyla Kahvaltıda Buluştu
Akhisar CHP; Muhtarlar ve Oda Başkanlarıyla Kahvaltıda Buluştu
Haber Merkezi
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İlçe başkanı İsmail Şahin ve yönetim kurulunun Otel Tütün Teras Salonunda organize ettiği kahvaltı programında Muhtarlar ve Esnaf Oda başkanlarıyla kahvaltıda buluştu.
Kahvaltı programına CHP Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel, CHP Manisa İl Başkanı Halil Tokul, yönetim kurulu üyeleri, CHP Akhisar İlçe Başkanı İsmail Şahin, yönetim kurulu üyeleri, Belediye meclis Üyeleri, Muhtarlar ve Esnaf Oda başkanları ve partililer katıldı.
Saat 10.00'da başlayan kahvaltı programında CHP İlçe Başkanı İsmail Şahin ve CHP Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel birer konuşma yaptı.
Kahvaltı programında konuşan CHP İlçe Başkanı İsmail Şahin;" Çok değerli arkadaşlarım buğun burada toplantımızın ana nedeni hepinizin malumu 16 Nisanı değerlendirmek paylaşmak için buradayız. 16 Nisan'ın ülkemizde bir dönüm noktası olduğunu her toplantımızda ifade etmek istiyoruz bu 16 nisandaki ana yasa oylaması hiçbir yerel ve genel seçim kadar ondan 10 kat kadar çok önemli yere geldi. 18 madde sıradan bir ana yasa değişikliği değil gerçekten sistem değişikliği değil bir rejim değişikliği demokrasi ve cumhuriyeti oyluyoruz. Terazinin kefesinde demokrasi ve cumhuriyet var burada demokrasinin ilk basamağı olan demokrasinin temel taşları olan muhtarlarımıza en büyük görev düşüyor. Hepimiz biriz ki mahallemizde, köyümüzde ilk sorunun taşındığı yer muhtarlıktır hatta 2014 kadar köy muhtarlarının tüzel kişiliği olduğu dönemde muhtarlar kendi iradesinde ki köyündeki işleri yaparken ihtiyar heyeti dediğimiz yönetim kurulunda aldığı kararlar, yapmak işlediği işler karar defterine yazıldığı andan itibaren onu ne kaymakam ne de vali boza biliyordu. O kadar önemliydi köy muhtarların tüzel kişiliği biz köylerde mahallelerde muhtarları seçerken yanında azaları da seçiyoruz ilçelerde gerçek hep üzüntü içindeyiz beldelerdeki belediyemiz gitti inşallah iktidarımızla onları tekrar kazanacağız. İlçelerde belediye başkanı seçerken belediye meclis üyelerinde seçiyoruz demokrasinin olmasa olmaz bütün makama gelenler, göreve gelenler sandıktan çıkmadır. Sandıktan çıkan insanlar topluma sorumluluk hissederler toplumun tüm önerilerini değerlendirmelerini dikkate alırlar ama seçimle gelmeyen atamayla gelen görevdeki insanlar seçimle gelenler kadar bu sorumluluğu hissetmezler. Rahmetli Süleyman Demirel ne demişti ben, bir ”Allah’tan, bir sandıktan korkarım” sandıktan çıkmak buradaki muhtarlar, belediye başkanları, belediye meclisleri sandıktan çıkmanın ne demek olduğunu tereciye tere satmak gibi anlatmak işlemiyorum. 18 madde öyle bir uygulama öyle bir ana yasa değişikliği ki her şeyi tek adama bağlıyor ana yasanın sekilendirmek, hakimler, savcılar, kurul belirlemek, tek başına kanun çıkarmak saymakla bitmiyor. Eğer bu yetkilerle donatılan bir cumhurbaşkanı herkese dokunuyor ama ona kimse dokunuyor. İşte bu anlamda gerçekte çok şey var söylenecek ama ben bu kadarla kalmak istiyorum. Sizler demokrasinin temel taşlarısınız" dedi.
MEMLEKET MESELESİ KONUŞMAYA GELDİK
Kahvaltı programında konuşan CHP Grup Başkan Vekili Manisa Milletvekili Özgür Özel;"
16 Nisan bir seçim değil. Bugün benim yakamda partimin rozeti yok. Arkamda partimin genel başkanının resmi ve partinin altı oklu bayrağı yok. Bugün buraya siyaset konuşmaya gelmedik. Bugün burada memleket meselesi konuşmaya geldik. Eğer evet dersek ülkenin rejimi, yönetim sistemi baştan aşağı değişecek. Türkiye’nin yönetim şekli parlamenter demokratik sistemden adına Cumhurbaşkanlığı sistemi denen, Başkanlık sistemini andıran ama Başkanlık sisteminde de olmayan çok sayıda yetkiyi ve tehlikeyi içinde bulunduran Türk tipi başkanlık sistemi diye adlandırdıkları bir sistemle karşı karşıyayız.
PARLEMENTER SİSTEMİN EKSİKLİKLERİ VAR
Elimizde açıkçası bir ucube var, parlamenter sistemin sıkıntıları ve eksiklikleri elbette var. Üzerinden darbeler ve güçlü liderler geçmiş. Onlar partilerini kontrol etmeye devam ettikleri için parlamenter sistem ve parlamentodaki milletvekillerinin bağımsızlıkları tam olarak olmadığı için eksiklikleri var. Bunu düzeltmek için çok sayıda öneri, önerge ve kanun teklifi verdik. Geçtiğimiz Şubat ayında hepsini toparlayıp bu 85 maddelik değişikliği 4 parti birlikte yaparsak başka hiçbir değişiklik yapmaya gerek yok. Parlamenter sistem tıkır tıkır işler. Ama kanun değişikliği değil anayasa değişikliği ile biz rejimi değiştirmek istiyoruz dediler.
BİR GEMİDE 4 KAPTAN VAR
Evet dendiğinde rejim değişikliğinde çok ciddi riskler var. Hayır dendiğinde hiçbir risk yok. Çünkü ülkenin Cumhurbaşkanı ve Başbakanı seçilmiş devam ediyor. Ama siz kavga etmeyin, kutuplaşma yerine kucaklaşmada bulunun, ötekileştirme yerine helalleşme yapın, Atatürk’ün ve silah arkadaşlarının kurtarıp kurduğu bu meclise sahip çıkın, herkes Anayasada yazan görevini yapsın mesajı veriyorsunuz. Bir gemide iki kaptan olmaz diye başbakan kendinden vazgeçmiş oysa bir uzak yok gemisinde 4 kaptan var. Ama her kaptan kendi görevini bilip diğerine saygılı davranıyor ve gemi uzun yolculukları güvenle gidip geliyor. Otobüslerde ve uçakta iki kaptan var ama ülkenin başbakanı kendinden vazgeçmiş bir gemide iki kaptan olmaz diyor.
ANKETLER HAYIR DİYOR
Bugün anketler var yüzde 53 hayır, yüzde 47 evet, yüzde 52 hayır, yüzde 48 evet ama anketlerde Cumhurbaşkanının taraflı olmasını ister misiniz sorusu var. Yüzde 70 Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı diyor. Çünkü Cumhurbaşkanının taraf olması, partili olması o parti dışındakilerin kendilerini dışlanmış, eksik ve devlet katında 2. Sınıf hissetmelerine neden olur. 250 yıl önce Dünya’da bütün devletler tek adamlar tarafından yönetiliyordu. Adı monarşiydi. Başta Avrupa olmak üzere bütün Dünya’da taht kavgaları, yoksul halk, zengin yönetenler, halk isyanları, iç savaşlar ve adaletsizlikler görülüyordu. O monarşiyi 3’e ayırıp adına demokrasi dediler. Yasama, yürütme ve yargının birbirinden ayrılması gerekiyor dediler. Avrupa bunu başardı, Türkiye bu işte geç kaldı ama sadece bunda değil Osmanlı matbaayı 300 yıl geç getirdi. O sırada bütün dünya kitap bastı, okudu, bilim yaptı ve ilerledi. Oysa biz koca bir imparatorluğu matbaayı, çağdaşlığı ve bilimi zamanında sahiplenmediğimiz için çöküş dönemine girdik. Güçlü olan güçsüze saldırdı. Şimdi de Avrupa bizle uğraşıyor o yüzden güçsüz düşüyoruz diyorlar. Biz güçsüz olduğumuz için herkes bizle uğraşıyor gibi geliyor. Güçlü olana kimse bulaşamıyor. Osmanlı’ya hasta adam diyerek 7 ülke bu toprakları istila etti. Ülkenin yönetici Vahdettin, İngiliz himayesi mi, Amerikan mandası mı diye düşünmeye başladı. O sırada dedelerimiz Atatürk ile birlikte istilaya, işgale, Amerikan mandasına hayır dediler. Bu ülkenin temelinde harcında istilaya hayır demek var. Bu ülke hayır diyerek kuruldu. Eğer evet deseydik Vahdettin, Amerikan mandasına girmişti. O gün dedelerimiz evet deseydi bu bayrak inmiş, bu ezan susmuştu.
BAŞKANLIK SİSTEMİNE GEÇEN 8 ÜLKE VAR
Yasama yürütme ve yargının tek elde toplanması yıllar önce terk edilen bir sisteme Türkiye’nin geçmesi tartışılıyor. 1950’den bu yana parlamenter sistemi bırakıp, başkanlık sistemine geçen 8 ülke var. Burindi, Gana, Afganistan, Malabi, Nijerya, Siera Leone, Sudan ve Zimbabwe bu ülkelerin en zengini Nijerya. Yıllık geliri 2 bin 640 dolar. Bunlar parlamenter sistemi bırakıp başkanlığa geçen ülkeler. En fakirleri Burundi, çocukların ayağında ayakkabıları yok. Bunlar parlamenter sistemi bıraktıktan 20 yıl içinde fakirleşmiş, iç karışıklıklar çıkmış, başını dertten kurtaramayan 8 ülke. Gücü bir yerde toplarsan para da orada toplanıyor. Cumhurbaşkanı ve Başbakan’ın en sevdikleri ülke Suudi Arabistan, yerden petrol kaynıyor. Sistem başkanlık, gelirin yüzde 98’i kraliyet ailesinde yüzde 2’si halkta, 7 günlük yurtdışı seyahatinde 7 uçak kullanıyor. Sokakta gezen çocuğun ayağında terlik yok. 5 otel kapatıyor, hangisinde kalacağı belli değil. Hollanda’ya çok kızıyorlar, yer altından hiçbir şey fışkırmıyor. Suudi Arabistan’a göre çok az parası var ama demokrasi var, yetki ve para paylaşılmış. Hollanda’da bir işçi Suudi bir işçiden 43 kat fazla maaş alıyor. Bugün değilse 10 yıl içinde gelir adaletsizliği başkanlığa geçen ülkelerde yaşanıyor.
EVET DENİLEREK ÜLKENİN SONU HAZIRLANIYOR
2002-2003 1 Mart’ta Sayın Erdoğan, Amerika ile anlaştı. Amerikan askerleri Mersin limanından gelecek, 150 bin Amerikan askeri Güneydoğu’da konuşlanıp Irak’a gidip işgal edeceklerdi. Deniz Baykal mecliste 1 saat konuştu. CHP’nin hepsi 99 AKP’li ile birlikte hayır dedi. Bugün o savaşa giren herkes utanç duyuyor. Türkiye o savaşa ortak olmadığı gün mecliste hayır demişti ve iyi ki meclis vardı. Başkanlık olsa Amerikan askerleri Türkiye’ye yerleşmiş olacaktı. 12 Eylül 2010 referandumunda biz yine hayır diyorduk. Evet diyenler o zaman çok kıymetli olan Fethullah Gülen hoca efendi mezardan ölüleri çıkarıp gelin oy kullansınlar diyordu. Yani hilede serbestti. MHP kampanya yapmıyordu ama HDP yetmez ama evet diyordu. O gün bize darbeci diyorlardı. 12 Eylül darbesiyle hesaplaşacağız, CHP hayır diyor sebebiyle darbeci diyorlardı. Biz önce adaleti, sonra orduyu sonra bütün devleti bir cemaatin eline verirsiniz diyorduk. O gün birbirlerine teşekkür edenler, övgü düzenler 15 Temmuz akşamı birbirlerine darbe yaptılar. Darbeci dedikleri bizler çıkıp meclise Cumhuriyete ve demokrasiye sahip çıktık. Sayın Cumhurbaşkanı şimdi 12 Eylül referandumunda başta milletim ve şahsım aldatılmıştır diyor. O gün bize darbeci diyordu, şimdi terörist diyor. Bizler o güne kadar hiç aldatmadık bugüne kadarda bu milleti hiç aldatmadık. Doğruları söylediğimiz için belki iktidar olamadık, devlet kademelerinden uzak kaldık ama birileriyle iş birliği yapıp bu milleti hiç aldatmadık. O gün 15 Temmuz hazırlanıyordu, bugün evet denilerek bu ülkenin sonu hazırlanıyor.
BAKLAVA TEPSİSİNİ ÇEKMELERE LAZIM
2 yaşında bir çocuk elindeki çiviyi prize sokarken annesi ona zarar gelmemesi için hayır diyor, 4 yaşındaki bir çocuğun arabanın ön koltuğunda seyahat etmesine babası kazadan beladan korumak için hayır diyor. 70 yaşındaki şeker hastası dedenizin bayram sabahı baklava tepsisini önünden aldığınızda hain bir torun olmuyorsunuz. Bugün Adalet ve Kalkınma partililerin sayın Cumhurbaşkanının önünden baklava tepsisini birazcık ucundan çekip ayırması lazım. Parti içi demokrasi yok, kimse yanlış yapıyorsun demiyor. Siyasi bir obezite ve oburluk var. Etrafta yalaka çok, adamın sonunu getirecekler. Bu işi Cumhurbaşkanını çok sevenlerinde düşünmesi lazım.
DEMOKRASİ YOKSA LİDERLERİN SONU HAZİN
Demokrasilerde liderlerinde emeklilikleri olur. İngiliz başbakanı referandumu başaramayıp istifa etti. Almanya’nın eski lideri Helmut Kohl, teniste Almanya şampiyonu olmuş. Libya’nın bütün güçlerini elinde tutan güçlü lideri tek adam Başkan Kaddafi’nin yolda kafasını taşla ezdiler. Saddam mahkeme karşısında yaprak gibi titriyordu, hakim son bir isteğin var mı? Dediğinde adil yargılanmak istiyorum dedi. Hakim, Saddam Hüseyin seni kendi koyduğun kanunlar ile yargılıyoruz dedi ve adamı astılar. Hüsnü Mübarek yüzde 97 oy alıyordu, 7 senedir kafesin içinde yargılanıyor. Hüsnü Mübarek balkon konuşmasının mucididir. Göstermelik seçimlerle yüzde 97 oy alıp bütün kuvvetleri elinde bulundurduğu için Hüsnü Mübarek’i indirip bir kafeste yargıladılar. Demokrasi yoksa ülkenin de, liderlerinde sonu hazin. Biz bu ülkede hiçbir liderin Saddam gibi, Kaddafi ve Hüsnü Mübarek gibi sonu olsun istemeyiz. Bu ülkede demokrasi olsun isteriz. 15 yıl önce övünülüyordu, doğru da yapıyorlardı. Fakire kömür ve bulgur dağıtmak 15 yıl önce doğruydu. Bugün daha fazla fakire dağıtıyoruz diyorlar, doğru değil. 15 yıldır iktidarsan milletin artık daha çok fakirinin olmaması lazım. Bugünden sonra yapılacak tercihin hayır olmasında mesaj var. Ben Cumhuriyet Halk Partili olsun, Adalet ve Kalkınma Partili olsun, Milliyetçi Hareket Partili olsun, mecliste temsil edilmeyen tüm partilerin bütün partisini ve ülkesini seven insanların hayır demesini bekliyoruz" dedi.