Bağışlanma Gecesi Berat Kandili
Bağışlanma Gecesi Berat Kandili
Haber Merkezi
27 Mart Cumartesi akşamı Şaban ayının on beşinci gecesi olup Berat Kandilidir. Berat Kandili Ramazan ayının müjdecisi, Yüce Allah’ın engin af, mağfiret ve rahmetiyle bezeli, kutlu bir gecedir.
"Beraet" sözünün kısaltılmış şekli olan ve dilimizde de kullanılan "Berat" kelimesi, sözlükte; borçtan, hastalıktan, suç ve cezadan kurtulmak anlamına gelir. Dinî bir terim olarak ise; günahlardan arınmak, temize çıkmak, İlâhî af ve rahmete nâil olmak demektir.
Allah’a kul olmanın manevî zevkine ererek, hata ve kusurlarını itiraf eden, işledikleri günahların farkına vararak tevbe ve istiğfarda bulunan pek çok müminin İlâhî rahmete kavuşup, günahlarından kurtulacakları ümit edildiği için bu geceye "kurtuluş gecesi" anlamında "Berat Gecesi" denilmiştir.
Berat Gecesi, öteden beri Müslümanlarca mübarek sayılmış, bu gecenin diğer gecelerden farklı bir şekilde geçirilmesi, bilhassa ülkemizde bu gecede daha fazla ibadet ve dua edilmesi âdet halini almıştır.
Hz Peygamber, bu gece ile ilgili olarak şöyle buyurmuşlardır:
"Allah Teâlâ rahmetiyle Şaban ayının on beşinci gecesi dünya semasında tecelli eder ve Kelb kabilesi koyunlarının kılları sayısından daha fazla kişiyi bağışlar.”
"Şaban ayının ortasında gece ibadet ediniz, gündüz oruç tutunuz. Allah o gece güneşin batmasıyla dünya semasında tecelli eder ve tan yeri ağarana kadar, "Yok mu benden af dileyen, onu affedeyim, yok mu benden rızık isteyen ona rızık vereyim, yok mu bir musibete uğrayan ona âfiyet vereyim, yok mu şöyle, yok mu böyle! Der.”
Hz Aişe (r.a.) şöyle anlatır:
Peygamberimiz bir gece kalktı, namaz kıldı, Namazda secdeyi öyle uzattı ki, secdede öldü zannettim. Elimle ayağına dokununca kımıldadı. Sevindim ve yerime döndüm. Secdede şöyle dua ettiğini duydum:
"Allah’ım azabından affına, gazabından rızana sığınıyor, Senden yine Sana ilticâ ediyorum. Şânın yücedir. Sana yaptığım senâyı, Senin kendine yaptığın senaya denk bulmuyorum. Sana gereği gibi hamd etmekten âcizim". Başını secdeden kaldırıp namazı bitirince:
-Ey Aişe, Allah’ın Rasülü haksızlık edecek mi sandın?
-Hayır, ey Allah’ın Rasülü! Allah’a yemin ederim ki böyle sanmadım. Ancak secdede uzun süre kaldığınız için öldünüz sandım, dedim. Bunun üzerine Hz. Peygamber:
-Bu gece hangi gecedir biliyor musun? Buyurdu. Ben:
- Allah ve Resulü daha iyi bilir, dedim. Peygamberimiz:
Bu gece Şaban ayının on beşinci gecesidir. Yüce Allah, bu gecede kullarına rahmetiyle tecelli ederek, af dileyenleri bağışlar, merhamet isteyenlere rahmet eder, içini kin bürümüş olanları ise kendi hallerine bırakır." buyurdu.
Bir kısım âlimlerin, kıblenin Kudüs’teki Mescid-i Aksâ’dan, Mekke’deki Kâbe istikametine çevrilmesinin Hicretin ikinci yılında Berat Gecesinde meydana geldiğini kabul etmeleri de, bu geceye atfedilen değer açısından anlamlıdır.
Yukarıda zikredilen hadisleri göz önünde bulunduran İslâm bilginleri, Berat Gecesi’ni namaz kılarak, Kur’an-ı Kerim okuyarak tevbe istiğfar ve dua ederek geçirmenin sevaba ve günahların bağışlanmasına vesile olacağını belirtmişlerdir. Çünkü Berat Gecesi af ve mağfiret gecesidir.
İslâm fıtrat dinidir. Günah ve sevap işleme özelliğinde yaratılan insanın, günah işleyeceği kabul edilmiş ve bundan kurtulma ve etkisini azaltma yolları gösterilmiştir. İnsan fıtratını en güzel şekilde belirten bir hadiste; "Eğer siz günah işlemeseydiniz, Allah sizi helak eder ve yerinize günah işleyip, peşinden tevbe eden kullar yaratırdı.” Buyrulmuştur.
Hz Peygamber de; "Ey insanlar, Allah’a tevbe ediniz..." şeklinde bizleri tevbeye çağırmış ve kendisi de, bu hususta insanlara örnek olmuştur.
Ayrıca Yüce Allah’ın tevbe edenleri övmesi ve tevbe kapısını çalan kullarını sevdiğini ifade etmesi tevbelerin kabul edileceğinin birer delilidir.
Allah, biz kullarını, ahiret hesabından önce, tevbelerimizle, günahlarımızın kirlerinden temizlemek istemektedir. İnsanlar, yaptıkları tevbelerle hem günahlarından temizlenmiş olacaklar hem de Allah’ın sevgisini kazanacaklardır. Hz. Peygamber, kulların tevbe etmesinden dolayı Cenab-ı Hakk’ın sevincinin; ıssız çölde devesini kaybedip de tekrar bulan kişinin sevincinden daha fazla olduğunu haber vermektedir.
Bundan dolayı, günahkâr kişi, işlediği günahların büyüklüğüne değil, Cenab-ı Hakk’ın rahmetinin genişliğine bakmalıdır.
İdrak edeceğimiz Berat Kandili, kendimizi bir daha gözden geçirmek, etrafımızdaki varlıklarla münasebetlerimizi değerlendirmek, Allah’a karşı olan görevlerimizin durumunu tespit etmek, hayatımızın çok hızlı seyreden akışı içinde fark etmediğimiz tavır ve hareketlerimizin muhasebesini yapmak için en güzel vesiledir.
Kandillerin aydınlığını fırsat bilerek, çeşitli sebeplerle lekelenen kalplerimizi önce tevbe ve istiğfar ile temizlemeli; sonra da Allah sevgisi, insan sevgisi ve vatan sevgisi ile doldurarak iyi bir kul, olgun bir mümin olmaya gayret göstermeliyiz. Fitne, fesat, gıybet ve iftira gibi, bizi birbirimize düşman eden kötülüklerden uzak durmalı, dargınlık ve kırgınlıkları ortadan kaldırarak kucaklaşmalı, bir olmaya, diri olmaya çalışmalıyız.
Yine kandillerin ışığında, "Müminler ancak kardeştirler". "Parçalanıp bölünmeyin" ayetlerindeki tavsiyeleri bir kere daha düşünerek, birlik ve beraberliğimizi pekiştirmeli, düzen ve huzurumuzu bozmak isteyenlere fırsat vermemeliyiz.
Başta Akhisar'lı Hemşehrilerimizin ve Tüm Müslümanların Berat Kandilini tebrik eder, ülkemiz ve milletimiz için hayırlara ve güzelliklere vesile olmasını Cenab-ı Hak’tan dileriz.