CHP Manisa Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu; komisyonda görüşülen Sermaye Piyasası Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuştu.
Bakırlıoğlu “Dilan-Engin Polat Olayı Buzdağının Görünen Yüzü”
Akhisar Haberleri.com
CHP Manisa Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyonu üyesi Ahmet Vehbi Bakırlıoğlu; komisyonda görüşülen Sermaye Piyasası Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerine konuştu. Arka arkaya çıkartılan varlık barışları nedeniyle Türkiye’nin kara para cennetine dönüştüğüne dikkat çeken Bakırlıoğlu “ Türkiye'de çok ciddi bir şekilde kara paranın aklandığı gerçeği var. Peki, buraya nasıl geldik? Dünyanın her tarafındaki insanlara ‘Yeter ki parayı getirin, komisyonunu verin; getirdiğiniz zaman paranız ne kadar kirli de olsa tertemiz olacak’ dedik. Ardından stok affı yaptık ve bu stok affı sayesinde stoklarda olmayan mallar beyan edildi. Daha sonra bunlar faturalarla satılmış gibi gösterildi, düşük vergilerle bu faturalar üzerinden de çok ciddi bir kara para aklanmış oldu. İşte, kamuoyunun yakından bildiği bu Dilan-Engin Polat olayları esasında bakılırsa bu buz dağının görünen yüzü” dedi.
Uyuşturucu Baronlarına Türk Vatandaşlığı Verildi Mi?
Tartışmalardan bir tanesinin de kara para aklayanlara, uyuşturucu baronlarına Türk vatandaşlığı verilip verilmediği olduğunu söyleyen Bakırlıoğlu “ 250 bin dolara ev alan insanlara bu ülkede Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı verildi. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı almak hakikaten de çok kolay. Burada sormamız gereken şey şu: Neden Türkiye'ye geliyorlar? Çünkü önce kara parayı bu ülkeye getirdiler. O zaman da biz söylemiştik, ‘Eğer biz bu varlık barışlarını arka arkasına getirirsek kara para ülkemize gelir, daha sonra da bu paranın sahipleri ülkeye gelir.’ dedik. Bence yaşadığımız olay tam olarak bu.” şeklinde konuştu.
Edinilen Servetlere Nereden Geldi Diye Soramıyoruz
En büyük problemin ‘parayı nereden buldun?’ diyememek olduğunu vurgulayan Bakırlıoğlu “Geçtiğimiz yıllarda o dönemki İçişleri Bakanı Soylu "Tarihin en büyük uyuşturucu operasyonunu yaptık." demişti. Adı bataklık operasyonuydu. Bu davada 73 sanık vardı ve geçtiğimiz günlerde sonuçlanan davada 72 kişi beraat etti. 7 ayrı kasada milyonlarca lira para bulunmuştu, mevduatlarda milyonlarca para bulunmuştu, yüzlerce silah ele geçirilmişti, yüzlerce tapu ele geçirilmişti ancak bu sanıkların hepsi beraat ettiler. Neden beraat ettiler diye sorduğumuz zaman yani bu kadar büyük bir paranın nereden geldiğini açıklayamadıkları hâlde ‘Açıklayamamaları kara para aklama suçunu oluşturmamaktadır.’ deniliyor. Yani biz bu edinilen servetlere "Nereden geldi?" sorusunu soramadığımız müddetçe bu tip olaylarla karşılaşacağız.” İfadelerini kullandı.
Neden Kod Kanun Olarak Yapılmadı?
Bu gelişmelerin sonucunda Mali Eylem Görev Gücü’nün Türkiye’yi gri listeye aldığını dile getiren Bakırlıoğlu “Herhâlde önümüzdeki ayda yeni bir karar verecek. Buradaki, özellikle muhalefetteki hatiplerin, milletvekillerinin kanaati, bu uzun zamandan beri herhangi bir regülasyon yapılmamış olan kripto varlıklarla ilgili alelacele gelmesinin sebebi haziranda vereceği karar öncesinde yapılmak istenmesini düşünmekteyiz. Peki, bu düzenleme yeterli olacak mıdır? Anladığım kadarıyla olmayacak. Yani buradaki herkes daha sonra ikinci bir düzenleme yapılacağını söylüyor. Neden biz bunu Bankacılık Kanunu gibi, Sigortacılık Kanunu gibi kod kanun hâlinde yapmadık?
Esasında şu anki hâliyle bile biz bunu bir kod kanun hâline getirebiliriz, daha sonra yapılacak değişiklikleri bu kod kanun üzerinde yapabiliriz. “ dedi.
Türkiye’de 10 Milyon Müşteri Çok
Teklifteki diğer sıkıntının analizlere bakıldığında görüldüğünü söyleyen Bakırlıoğlu şöyle konuştu: “21 milyon müşteri varmış, bunların yaklaşık 10 milyonu bakiyeli müşteri ve 7 milyar dolarlık bir pazar. Bu rakam Türkiye ölçeğine göre büyük değil mi? Yani 21 milyon müşteri, 10 milyon bakiyeli müşteri rakamı Türkiye ölçeğinde, 85 milyonun yaşadığı bir ülkede yüksek bir rakam değil mi? Bu kanunla SPK ne yapacak? Buradaki aracı kurumları lisanslayabilecek. Büyük oğlum iki-üç sene önce bize dedi ki: "Baba ben bana ait olan altınları alacağım." İşte, sünnetinden kalan altınları vardı, verdik oğlana, aldı altınları. Aradan zaman geçti: "Oğlum, altın nerede?" "Yok." "Oğlum, para nerede?" "Yok." Aynı filmdeki gibi. Altın da yok ortada, para da yok. Ne oldu bu? Bir kripto para var, ondan almış ve şu anda sıfır, yok yani. Benim oğlanın para gitti. Şuan elindeki cüzdanında gözükmüyor. Aldığı kripto para şuan yükselmiş ancak bizim cüzdanda yok. Şimdi, siz bu aracı kurumları lisanslıyorsunuz; saklayacak olan kurumları lisanslıyorsunuz SPK olarak. Ancak bu borsalarda işlem gören yani bu platformlarda işlem gören bu varlıkları lisanslama şansımız yok mu? Bu ve buna benzer; benim oğlumun yaşadığı gibi -ki bir sürü insan yaşamıştır- sıkıntıların yaşanmaması için bunun lisanslanması mümkün müdür? Bu SPK eliyle yapılabilir mi, yoksa farklı bir devlet otoritesine ihtiyaç var mı bu konuda?”