Birincilik Getiren Öğrencileri İçin Kutlama Yaptılar
Birincilik Getiren Öğrencileri İçin Kutlama Yaptılar
Metronom Haber Ajansı - MHA
Akhisar Fevzi Keskinoğlu Lisesi, idareci ve öğrencilerin katılımıyla kompozisyon yarışmasında birinci olan öğrenci için kutlama düzenledi.
Akhisar’da 3 Aralık Dünya Engelliler Günü’nde düzenlenen liseler arası kompozisyon yarışmasında Fevzi Keskinoğlu Lisesi ikinci sınıf öğrencisi Büşragül Çelik birinci olmuştu. Fevzi Keskinoğlu Lisesi öğretmenleri, okul idaresi ve öğrenciler de Kompozisyon yarışmasında birinci olan Büşragül için pastalı kutlama düzenleyerek hediye verdiler. Sınıf öğrencileri ve öğretmenleri hep birlikte Büşragül Çelik’in dereceye girerek birinci seçilen kompozisyonunu okutarak dinlediler.
Büşragül Çelik’in birinci olan kompozisyonu şöyle:
“Engelli olmak... Her insanın karşılaşabileceği bir şeydir. Eve hapis olmaktır engelli olmak. Acıyan bakışlar altında sokakta gezmektir. Çevredeki herkes yürüyüp, koşarken tek başına oturmaktır. Bütün renkleri siyah olarak bilmektir. Herkesin rahatsız olduğu gürültüye hasret kalmaktır. Ben de bir engelliyim. Ben de sokakta ağır bakışlar altında yürüyorum. Karşıma çok engel çıkıyor. Seyahat edeceğim zaman trenlerin, otobüslerin yüksek basamakları, ziyaret ettiğim yerlerde olmayan asansörler, şehir içinde minibüslerin kaldırım önünde değil, yol ortasında durması ve benden hızlı olmamı beklemesi de benim yaşantımdaki engellerden bazıları. Hayat bizler için gerçekten zor. Dışarıdan her şeye karşı mutlu, olumlu biri olarak görüyorlar beni. Asıl benliğimi beni dinleyince, yaşadıklarımı dinleyince ve bunların kanıtı olan gözyaşlarımı görünce anlıyorlar. Küçüklüğümde hep okula gitme hevesi vardı içim de. Hâlâ var. Okulu, okumayı hâlâ çok seviyorum ama benim ilkokula başlamam bile zor oldu. Kaydımı yaptırmaya gittiğimizde okul müdürü bu durumumdan ve boyumun kısalığından dolayı beni okula almak istememişti. Zor da olsa başladım okula. Daha da zor olmuştu benim için. Her gün gülerek gittiğim okuldan, ağlayarak geri dönüyordum. Çünkü arkadaşlarım koşarken, oynarken ben kenarda oturuyordum. En sonunda dayanamayıp katılıyordum onlara. Sonuç her zaman aynı. Ağrılar, acılar ve bunların simgesi olan gözyaşları. Hastaneler, bir durumdan dolayı ikinci evim gibi... O kadar çok gidip geliyorum ki; artık gözümü kapatınca dahi hastane görür hale geldim. Dile kolay... Tam on dört sene... Benim için zor olan hastaneler veya engellilik değil. Zor olan, gerçek hayatta önümüze konan engeller ve bu engelleri, sözde engellileri anlayan ve değer veren ancak hiç düşünmeyen sevgisiz insanlar. Ortaokuldaydım. Bir gün teneffüste dışarı çıkmak istedim. Sınıfın kapısından çıkınca keşke dedim. Keşke çıkmasaydım. Çünkü çıkmamla iki kişinin bana doğru yaklaştığını gördüm. Yanıma geldiler. Ellerinde matematik derslerinde kullanılan bir metrelik bir cetvel. Merak etmiştim ne olduğunu. Cetveli yanıma yaklaştırdılar ve boyumu ölçeceklerini söylediler. Çok üzülmüş hatta ağlamıştım. Çünkü canım yanmıştı. Bir de çevredekilerin gösterdiği tepkiler de aynı şekildeydi. Hepsi güldü bu yapılana. Bir keresinde de lisedeydim. Dokuzuncu sınıftım. Okulun son günü öğretmenler odasına karnemi almaya çıkmıştım. Yanımda en iyi arkadaşım vardı. Koluna girmemi istedi yoksa bir şey olacağından korkuyordu. Ben kendimi iyi hissettiğimi söyledim ve koluna girmedim. Merdivenin başına geldik. Söylenenlere göre 10-15 basamak arasaymış. İki basamak indim ve sonra bacağımda bir kasılma oldu. Ardından düştüm. Yine canım acıdı ve yine hastaneye gittim. Kısacası bulunduğum durumdan dolayı zorluklar çektim. Diğer engelliler de aynı şekilde. İnsanlar engelli bireylere sanki kendisi bilerek, isteyerek yapmış ve bu kötü bir şeymiş gibi bakıyorlar. Verdikleri tepkiler de can yakıcı türden. "Aaa! Şuna bak; eli, ayağı yok.","Yürüyemiyor, aklında sorun var düşünemiyor, duyamıyor, görmüyor..." diyorlar. Evet; eli, ayağı olmayabilir. Yürüyemiyor, düşünemiyor olabilir. Hatta görmüyor veya duymuyor da olabilir, ama bilmeniz gereken bir şey var. Hissedebiliyor. Kalbi ile anlayabiliyor sizin yaptıklarınızı. Görmüyor diye gülüp hakaret etmeniz, duymuyor diye ağzınıza geleni söylemeniz gerekmiyor. Pek hiç düşündünüz mü? Onlar ne durumda? Onlar böyle olmayı ister miydi? Cevabı belli. Hayır. Bedensel, işitsel, zihinsel ve görme engelli olmak kimsenin elinde değil. Asıl engel sevgisiz olmak, hor görmek ve alay etmektir. Gelin bir gün boyunca kulağınız tıkalı veya gözleriniz kapalı gezin. Bir ayağınızı yere değdirmeden yürümeye çalışın. Çevreden gelen etkilere tepki vermeyin. Zihninizde bir sorun varmış gibi düşünün. Ardından çevrenizdeki insanları.dinleyin. Eminim ki " Yürüyemiyor, koşamıyor" diyorlar, duymadığınızı düşündükleri için hakaret ediyorlar, "Aman, nasılsa beni duymuyor. Ağzıma geleni söyler, istediğimi derim." diyorlar. "Nasıl olsa görmüyor, gülebilirim, taklidini bile yapabilirim." diye düşünüyorlar. Evet, kendinizi kötü hissettiğinizin farkındayım. Peki niçin size yapılmasını istemediğiniz bir davranışı başkasına, özellikle bir engelliye yapıyorsunuz? Bir de engelli bireylerin hakları olduğu halde yaşayamadığı sosyal ortamlar var. Bir engelli dışarıya çıkınca, karşı karşıya kaldığı engellerden hemen dönüyor. Görme veya işitme engelli ise zaten bir başkasının yardımı olmadan çıkamıyor. Zihinsel engelliler de aynı şekilde. Sürekli bir başkasına ihtiyaç duyuyorlar. Bedensel engelliler biraz zor da olsa, kendileri dışarıya çıkabiliyor ancak sadece çıkmakla kalıyor çünkü engelli yokuşlarının önünde, sözde ve görünüşte sağlam olan kişilerin araçları bulunmakta. Kaldırımlarda dükkân sahiplerinin dışarı çıkarmış olduğu ürünler bulunmakta. Banka, kafe, otel, lokanta gibi yerlerde; herkese göre "Basamak" olan ama engelli bireyler için gerçekten çok büyük görünen, engel olan merdivenler bulunmakta. Kısacası Engelliler için her yer engel dolu ve sizin göreviniz bu engelleri kaldırmak engellilere destek olmak onlara her zaman her yerde ve her şekilde yardımcı olmaktır. Şimdi bir daha düşünün ve engelli olmanın alay edilecek komik ve acınacak bir durum olmadığını, aksine zor olduğunu ve bu bireylerin, sizlerin acımasına değil, sevginize ihtiyaç duyduğunu, sizden biri onlara gülünce, alay edince onların üzüldüğünü bilin. Ayrıca engellileri düşünmek sevmek ve hatırlamak için sadece 3 Aralık’ı beklemeyin. Onlara her an her zaman özel ve değerli olduklarını hatırlatın. Hayatta en büyük engel saygısızlıktır. Sizler bu engele sahip olmayın ve herkesin bir engelli adayı olduğunu unutmayın”.
Fevzi Keskinoğlu Lisesi 2. Sınıf öğrencisi Büşragül Çelik’in kompozisyonunu okumasından sonra okul idaresi adına konuşan Müdür Yardımcısı İsmail Eraslan ise “Sevgili Büşragül’ümüz zaten her şeyi çok güzel bir şekilde izah etmiş, tebrik ediyorum. Kendisini çok güzel bir kompozisyon yazmış, çok etkili gerçekten duygulandım. Diliyorum ki ömür boyu bu engellerden kurtuluruz, hep beraber toplum olarak bütün engellerimizi daha rahat güzel ortamlara kavuşturabiliriz” ifadelerini kullandı. Kutlama sonrası okul idaresi ve öğrenciler tarafından kompozisyon yarışması birincisi lise ikinci sınıf öğrencisi Büşragül Çelik’e hediye takdim edildi.