Eğitim Bir Sen’den PKK Teröristlerinin Kaçırdığı Öğretmenler Ve Bakanlığın Bağış Konusunda Okul Müdürlerine Açtığı Soruşturma Hakkında Basın Bildirisi
Memur Sen ve Eğitim Bir Sen ilçe Başkanı Rıza Bahar, Eğitim Bir Sen yönetim kurulu üyeleri İsmail Yalturak, Süleyman Erdem, Mustafa Akkuyu, Osman Kösemen, Dursun Bayrak ve İlçe Okul Müdürlerinin katılımlarıyla Teröristlerin kaçırdığı öğretmenler ve Bakanlığın Bağış konusunda okul müdürlüklerine açtığı soruşturma hakkında Basın açıklamasını Sendika binasında yaptı..
Memur Sen ve Eğitim Bir Sen ilçe Başkanı Rıza Bahar’ın yaptığı basın açıklamasının tam metni.
Eğitimcileri Hedef Alan PKK’yı Kınıyoruz
Bilginin aydınlığını ulaştırmanın sorumluluğunu yüklenmiş, en ücra noktalara kadar bin bir fedakârlıkla eğitim götürmeye çalışan ışığın elçilerinin terör örgütü PKK tarafından hedef alınmış olmasını kınıyoruz.
Bölgedeki çocukların eğitim almasını engellemeye, halkı cehalete mahkûm etmeye yönelik PKK’nın öğretmenleri hedef alan kaçırma ve çatışmada kalkan olarak kullanma stratejisinin arka planında, öğretmenlerin bölgeyi terk etmesini sağlamak ve çocukların eğitim almasını engellemek yatmaktadır.
Öğretmenleri ve öğrencileri kalkan olarak kullanan, öğretmen eşini görev yerine götürmek için giden mühendisi katleden, 12 öğretmeni kaçıran, araçla seyreden kadınlara 200 mermi boşaltan; gözü dönmüşlüğe, ilkesizliğe ve teröre “özgürlük mücadelesi” diyen PKK’nın ve sivil uzantılarının gerçek yüzünü herkes görmelidir.
İdeolojik ve faşizan çıkarları için insanımızın huzurunu, ekonomik kalkınmasını, eğitim hizmeti almasını, yaşam standardının yükselmesini engel olarak gören, siyonist ve emperyalist güçlerin taşeronu PKK’nın her türlü caniliği mubah görmesi gerçekten düşündürücüdür. Bölge halkını, din adına hareket ettiğini iddiasıyla “Sivil Cuma” diye isyana teşvik edenlerle, gençleri isyana ve dağa teşvik edenlerin basına yansıyan görüntüleri her şeyi ortaya çıkarmıştır. Sözde özgürlük mücadelelerinde kullanmak için, dini değerler dâhil kural tanımayan, kanlı mücadelelerinde kadın, çocuk, genç, yaşlı, öğretmen ayrımı yapmayan terör örgütü, bölge insanını karanlığa mahkûm etmeye çalışmaktadır.
PKK ve sivil uzantılarına soruyoruz: Bu neyin mücadelesidir ki; gençlere kıyıyor, hamile kadına kurşun sıkıyor, savunmasız kadınlara yüzlerce mermi yağdırıyor; amacı, ‘hakkını savunuyorum’ dediğiniz insanlara olağanüstü fedakârlıklara katlanarak eğitim hizmeti götürmek olan öğretmenleri kendine kalkan yapıyor ve onu alıkoyuyorsun.
Şu bilinmelidir ki, fedakâr öğretmenlerimiz dün olduğu gibi, bugün de her türlü zorluğa rağmen eğitim ışığını ülkemizin sınırları içerisindeki her yere götürecek; en büyük aşkları olan öğrencilerinin peşlerinden koşmaya ve cehaletle mücadeleye devam edeceklerdir.
Öğretmenlerimizin PKK’nın elinden derhal kurtarılması, bölgede görev yapan tüm eğitimcilerin güvenliğinin sağlanması, terörün kıskacında kalmış halkımıza nitelikli hizmetlerin sunulmasının artarak devamı sağlanmalıdır. Başta bölge halkımız olmak üzere, tüm toplum kesimlerinden beklentimiz ise, öğretmenlerin hedef seçilmiş olunmasına sessiz kalınmamasıdır.Kaçırılan öğretmenlerimizin endişeli ailelerinin kaygı ve üzüntülerini paylaşıyor; kadın, çocuk, öğretmen dâhil herkesi hedef alan siyonizmin ve emperyalist güçlerin taşeronu PKK’yı lanetliyoruz.
Ayrıca bölücü terör örgütü tarafından Elazığ ve Diyarbakır’da kaçırılan 12 meslektaşımızla ilgili sayın bakanın herhangi bir açıklama yapmamış olmaması bizi derinden üzmüştür. Bununla ilgili ne gibi çalışmalar yapıldığı konusunda en kısa zamanda kamuoyuna bilgi verilmelidir. dedi
İki Arada Bir Deredeki Kurbanlar: Zavallı Okul Müdürleri
Eğitim kurumlarında kadrolu yardımcı hizmetli personel eksikliğinden hareketle ücretli personel çalıştırmak için gerekli kaynağın olmaması ve rutin giderlerin merkezi bütçeden karşılanmaması, çözülmesi gereken en önemli sorunların başında gelmektedir. Eğitim kurumlarının Okul Aile Birlikleri kanalıyla velilerden bağış alarak çalıştığı geçici çözüm, eğitim yöneticileri ile velileri karşı karşıya getirmektedir. Bakanlığın 20.07.2011 tarihli diploma ve kayıt-kabullerde bağış talebinde bulunulmaması talimatı ve peşinden gelen İhbar Hattı, TİM uygulaması, eğitim çalışanlarını ve Okul Aile Birliği yöneticilerini zor durumda bırakmış, çözüm önerilmemesi ise haklı tepkilere neden olmuştur.
Milli Eğitim Bakanlığı’nın 20. 09.2011 tarih ve 4884 sayılı yeni bir yazı yayımlayıp, diploma teslimleri ile kayıt-kabul dönemlerinde para alınıp alınmadığına ilişkin eğitim denetçilerini görevlendirmesi tepkiyi artırmıştır. Bakanlığın, okulların Okul Aile Birliği hesaplarının incelenmesini ve 20.07.2011 tarihli genelgeye uymayanlar hakkında soruşturma açılarak raporun bir örneğinin Milli Eğitim Bakanlığı Rehberlik ve Denetim Başkanlığı’na gönderilmesini istemesi, eğitim yöneticileri başta olmak üzere öğretmen ve Okul Aile Birliği yöneticilerini töhmet altında bırakmıştır.
Okulların onlarca problemi varken böyle bir genelge yayınlayan bakanın, okulların ihtiyaçlarının karşılanması yönünde çözüme dair hiçbir somut adım atmadan, tribünlere oynayarak, okul idarecilerine soruşturma tehdidini yöneltmesinin sebebi anlaşılamamıştır. Okul müdürlerinin suçlanması yerine eğitim sistemimizde büyük bir yara haline gelmiş bütçe sorununun bir an önce çözülmesi gerektiğini artık herkes yüksek sesle ifade etmektedir. Eğitim- Bir Sen olarak daha önce defalarca eğitim kurumlarımızın ihtiyacı olan bütçeye bir türlü ulaşamadığımızı dile getirdik. Eğitim kurumlarımızda hizmetli, güvenlik, temizlik ve diğer ihtiyaçların karşılanması için bakanlığın adım atması gerektiğini sürekli ifade ettik.
Yeni eğitim öğretim yılı başlar başlamaz yeni bakanımızın uygulamaları; “Bu da olmaz artık!” denilecek bir perdeden başlamıştır. Bakanlığa gelen şikâyetler üzerine harekete geçen sayın bakan, bu işin kurulan timlere bırakılamayacak kadar önemli olduğunu düşünmüş olmalı ki duruma müdahale ederek, ülke çapında bütün okulların bankalardaki aile birlikleri hesap hareketlerini istemiş ve kendine kurban aramaya başlamış görünmektedir. Müfettişlere emirler verilip, okullara gönderilerek müdür avına çıkılmıştır. Yıllardır çözülemeyen köklü problemlere yeni bakanımızın bulduğu çözüm bu mudur? Nereye kadar kendimizi kandırmaya devam edeceğiz? Her yıl kayıt döneminde yaşanan bu ikiyüzlülüğü ne zaman okul idarecilerinin üzerinden kaldıracaksınız?
Milli Eğitim Bakanlığının, okul müdürlerine bağış toplamayın talimatını anlayabiliriz. Bu talimatı destekleyebiliriz, ancak bu talimatla birlikte Milli Eğitim Bakanlığının okullarımızın yıl içinde doğacak ihtiyaçlarını karşılamak için nasıl bir yol takip edileceğini de açıklamasını beklemek en tabi hakkımızdır. MEB, bağış almayın talimatını verirken, okulların ihtiyaçlarının nasıl karşılanacağını açıklamamıştır. Bu sebeple, her yıl benzeri MEB talimatları ile karşı karşıya kalan pek çok okul müdürü, haklı olarak bu yeni talimata da ciddiyetle yaklaşmamıştır.
Kayıt parasının önüne geçmenin tek yolu; okullara temizlik, güvenlik gibi temel insani ihtiyaçlar için bütçe hazırlamaktır. Siz bunu sağlayın, buna rağmen, yine de kayıt parası alan okul müdürüne o zaman istediğinizi yapın. Yok eğer okullara öğrencisi sayısı oranında bütçeler ayıramıyorsanız bu soruşturma da nereden çıktı?
Sayın bakan valiliklere soruşturma talimatı gönderirken, Okul Aile Birlikleri Yönetmeliğini incelemiş midir? İncelemişse, aşağıdaki yönetmelik maddesinden haberi var mıdır?
Okul Aile Birlikleri Yönetmeliği: Birliğin Görev ve Yetkileri
k) Okula yapılan aynî ve nakdî bağışları kabul ederek kayıtlarını tutmak; sosyal, kültürel etkinlikler ve kampanyalar düzenlemek; kantin, açık alan, salon ve benzeri yerleri işlettirmek veya işletmek.
Okula yapılan ayni ve nakdi bağışları kabul etme, okul aile birliklerinin yetkisindedir. Okul müdürünün okul aile birliklerinin yönetim kurulu üyesi olması, okul müdürünü sorumlu kılmaz, çünkü kararlar yönetim kurulunun çoğunluğu ile alınır. Milli Eğitim Bakanlığı soruşturma yapma hakkına elbette sahiptir, ancak zorla bağış alındığı doğrultusunda bir şikayet olması durumunda bu hakkı kullanabilir. Okul aile birliklerinin hesabında bağışlar sebebiyle para bulunması, bağış makbuzu kesilmiş olması soruşturma sebebi olarak görülemez. Bu şekilde yapılacak olan bir soruşturma sonucunda okul müdürüne ceza teklif edilebileceğini düşünmüyoruz. Mevzuata tamamen aykırı olacak bir ceza teklifi soruşturmayı yapan müfettişleri de zor durumda bırakacaktır. Her şeye rağmen verilecek, hiçbir dayanağı olmayan bir cezanın yargıdan döneceği apaçıktır.
Okul müdürleri, bu uygulamaları hak etmemiştir. Biz, sendika olarak velilerden para toplanmasını, zorla bağış alınmasını talep etmiyoruz. Eğitimciler olarak sadece eğitimle ilgilenelim, parasal işlerden uzak duralım diyoruz. “Biz devlet olarak hala okulların problemlerini çözemedik, emekli olan hizmetlilerin yerine yenisini almadık, okullara beş kuruş ödenek ayıramadık, bunları okul müdürlerinin (sözüm ona) becerilerine havale ettik” diyerek kendi payına düşen sorumluluğu üzerine alan ve gereğini yapan bir bakanlık görmek istiyoruz.
Eğitimcilerin duygusal, onurlu ve gururlu insanlar olduğunu hatırlatarak, kirlenmiş üç beş meslek mensubunun gündemde tutularak bütün eğitim camiasının motivasyonunun bozulmasına ve çalışma azminin kırılmasına isyan ediyoruz.
- Vatandaşlarımızdan bağış toplayan tek kurum Milli Eğitim midir?
-Sabahçı ve öğlenci Eğitim uygulaması sebebiyle idarecilere bir günde iki iş yaptırıp tekli eğitim yapılıyormuş gibi ücret ödemek doğru mudur?
-Mesleklerini iyi yapamadıkları için yalnız öğretmenler mi üç yılda bir yeniden sınava tabi tutulacak?
-Bundan sonra okul aile birlikleri ne iş yapacak?
yılı başlarken oluşturulan, “Öğretmenler üç ay tatil yapıyor, çok maaş alıyor, artık sekiz beş mesai yapacaklar, eğitim alacaklar, sınava tabi olacaklar, ek dersleri kesilecek.” gibi olumsuz bir havada söylenen sözlerin hiçbir amaca hizmet etmeyeceğini hatırlatıyoruz. Burada ulaşılmak istenen sonuca bütün bir eğitim camiasını karşısına alarak değil, çözümün eğitimin tüm taraflarının katkılarıyla geliştirilebileceğine inanıyoruz.
Sayın bakandan, önce okulların problemlerine çözüm üretmesini, ondan sonra hâlâ velisinden zorla bağış alan okul müdürleri varsa gerekli işlemleri yapmasını talep ediyoruz.
Yıllardır kangren haline gelmiş olan sıkıntıların giderilmesinde, doğru atılacak her adımın yanında olacağımızı, yanlış uygulamalara da “dur” diyeceğimizi kamuoyu ile paylaşıyoruz. Dedi.