KEMAL AKSEZGİN SOL REKLAM 1
Zümrüt MobilyaYamaçlar Yapı
GÖZÜPEKTEL
BOŞ REKLAM ALANII
Mestanoğlu
japon iş makinaları
ALTIN SATIR
SAFİR KUYUMCULUK
Akhisar Çeşme Kasabı
ALGİ OTO ELEKTİRİK
HASCANLAR
Zeytinkent Sürücü Kursu
AKM
Akhisar Metronom Radyo İstek Hattı
Akhisar Nöbetçi Eczaneler
Akhisar Sezgin Ticaret
SAĞLAM SÜRÜCÜ KURSU
Akhisar Metronom Haber
Akhisar Motorcu Tonton
SOYDEMİR GRUP
OTO KAR SAĞ TARAF
ÇAĞDAŞ SÜRÜCÜ KURSU
LİSE CAMYamaçlar Yapı

Magazin

Eğitim-İş Öğretmenler Günü Yemeği

Eğitim-İş Öğretmenler Günü Yemeği

25 Kasım 2012 Saat: 23:57
Eğitim-İş Öğretmenler Günü Yemeği
Eğitim-İş Öğretmenler Günü Yemeği
DAYIOĞLU KASABI



Eğitim İş sendikası, 24 Kasım gecesi, Kanburoğlu Tesisleri Seyhan Cafe Restaurant’ta, öğretmenler günü birlik ve dayanışma yemeği düzenledi. Yemeğe Merkez yönetim kurulu üyesi Ömer Arslan, Manisa Şube başkanı Necdet İnce ve yönetim kurulu üyeleri, Akhisar Eğitim İş üyesi öğretmenleri ve yakınları katıldı. Katılımın yüksek olduğu yemekte, ayrıca emekli olan 8 üyeye de plaket verildi. Yemekte açılış konuşmasını Akhisar temsilcilik başkanı Ali İlhan yaptı.

Ali İlhan’ın konuşma metni şöyle

Büyük Önder Atatürk’ün 24 Kasım 1928 tarihinde Millet Mektepleri Başöğretmenliği’ni kabul etmesinin 84’üncü bu anlamlı günün Öğretmenler Günü olarak kutlanmaya başlanmasının ise 32’inci yılında Başöğretmenimiz Atatürk’ü saygıyla anıyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyoruz

Bugün,“devlet eğitimden elini çeksin” diyerek, her fırsatta eğitimi özelleştirmeye, bilimsel-laik özünden kopartıp dinselleştirmeye ve öğretim birliğini kaldırmaya çalışan bir anlayış iş başındadır. Cumhuriyet ve laiklik ilkeleriyle kavgalı olan bu anlayış, eğitimi kamu hizmeti olmaktan çıkartıp, öğretmenlerin ve tüm eğitim çalışanlarının iş güvencesini elinden alarak  “kölelik” düzenini kurmaya çalışmaktadır. Bu nedenle 800 binin üzerindeki eğitim emekçisi  bu yıl da çözüme kavuşturulmayan sorunlar nedeniyle umutsuz bir bekleyiş içerisinde Öğretmenler Günü'nü kutlamaktadır.

Cumhuriyetin ilk yıllarında ekonomik ve sosyal statüsü en üst sıralarda olan öğretmenler, AKP iktidarı döneminde, itibarsızlaştırılmaya çalışılmış, açlık sınırına yakın bir ücrete mahkum edilmiştir. Dört kişilik bir aile için yoksulluk sınırı, Kasım 2012’de 3.492 TL olarak açıklanırken, bugün eğitim çalışanları ortalama 1750 TL almaktadır. Başbakan ve onun işletmeci Milli Eğitim Bakanı ise her fırsatta öğretmenleri aşağılamış, yaptıkları işi küçümsemiştir. Bakan Dinçer göreve gelir gelmez öğretmenlerin 3 ay tatil yaptıklarını, ilköğretim öğretmenlerinin yıllık 870 saatlerini okulda geçirdiklerini ve bu rakamın OECD ortalamasının 312 saat altında olduğunu iddia etmiş, öğretmenlerimizin emeğini değersizleştirmeye çalışmıştır. Aynı şekilde Başbakan, öğretmenlerin aldığı ücretin fazlalığından, çalışma saatlerinin de azlığından şikayet ederek, öğretmenlere ne kadar değer verdiklerini göstermişlerdir.
Oysa, Türkiye‘deki öğretmenler, OECD ülkeleri ile kıyaslandığında, toplumsal statüleri, ekonomik, sosyal ve özlük hakları açısından oldukça geri durumdadır. OECD‘nin “Bir Bakışta Eğitim Raporu 2012”ye göre Türkiye‘deki öğretmenler, diğer ülkelerdeki öğretmenlere göre çok daha fazla çalışmaktadır. Ülkemizde öğretmenin yıllık zorunlu çalışma süresi 1816 saat iken, OECD ülkelerinde, bu süre ortalama 1675 saattir. Türkiye’de öğretmenler, OECD ortalamasından her yıl yaklaşık 140 saat daha fazla çalışmakta; söz konusu fazla çalışmaya karşılık, diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre daha düşük ücret almaktadır. Türkiye’deki öğretmenler daha çok çalışmalarına rağmen, Avrupalı meslektaşlarının yaklaşık dörtte biri kadar maaş almaktadır.
OECD Ülkelerinde Öğretmenlerin Toplam Zorunlu Yıllık Çalışma Saatleri İskoçya 1365, İspanya 1425, Portekiz 1456, Çek Cumhuriyeti 1696, Hollanda 1659, Danimarka 1680, Almanya 1793, İzlanda 1800, Türkiye 1816, OECD Ortalaması 1675’tür. Kaynak: OECD Bir Bakışta Eğitim 2012 Raporu

Türkiye`de eğitim sisteminin yıllardır çözülmeyen sorunları, öğretmenleri diğer ülkelerdeki meslektaşlarına göre çok daha fazla olumsuz etkilemektedir. Siyasi iktidarın apar topar hayata geçirdiği 4+4+4 eğitim sistemi nedeniyle 30 bini sınıf öğretmeni olmak üzere, 68 bin öğretmen norm fazlası durumuna düşmüştür. Okulların açılmasına rağmen görev yerleri belli olmayan binlerce öğretmen, Bakanlık tarafından kendi istekleri dışında görevlendirilmekte, yıllarca görev yaptıkları okullarından ve öğrencilerinden uzaklaştırılarak branş değişikliğine zorlanmaktadır. Branşlarını değiştiren 10-15 yıllık sınıf öğretmenleri yeni alanlarına uyum sağlayamamaktan şikayet etmektedir. Öğretmenlerin mağduriyeti sadece bununla sınırlı kalmamış özür grubu atamalarının yılda bir kez yapılması yaşanan sorunları daha da derinleştirmiştir. 

4+4+4 eğitim sistemiyle birlikte öğretmenlerin çalışma yükü daha da ağırlaşırken, öğretmenler okullarda çok sayıda angarya işi yapmak zorunda bırakılmıştır. 

Milli Eğitim Bakanlığı’nın öğrenci velileri ve öğrencilerin şikayetlerini dinlemek üzere kurmuş olduğu Alo 147 hattı, Bakanlığın öğretmenleri itibarsızlaştırma ve haklarında soruşturma açma kanalı olarak kullanmaktadır. Alo 147 hattına öğretmenlerimiz hakkında her gün yüzlerce isimsiz şikayet ulaşmakta ve bu şikayetler idareler tarafından ciddiye alınarak soruşturma işlemleri başlatılmaktadır. Savunma hakları ellerinde alınan öğretmenler ve okul idarecileri üzerinde baskı oluşturularak daha itaatkar olmaya zorlanmaktadır. Ayrıca hattın hizmete girmesiyle birlikte öğretmene yönelik şiddet olayları da artmıştır. Öte yandan, 300 binin üzerinde öğretmen adayı atama beklerken, ataması yapılmadığı gerekçesiyle intihar eden işsiz öğretmenlerin sayısı ne yazık artmaktadır. Durum böyleyken, Milli Eğitim Bakanı`nın ataması yapılmayan işsiz öğretmenleri "yem bekleyen güvercinler" olarak nitelemesi vahimdir.  

AKP’nin 10 yıllık iktidarı döneminde eğitim fakültelerinin sayısı 63’ten 97’ye ulaşırken nitelikli öğretmen yetiştirme politikaları terk edilmiş, öğretmenlik mesleğinin standartları düşürülmüştür. Bu eğitim fakülteleri arasından köklü birkaç fakülte dışında 4+4+4 eğitim sistemine yönelik görüş dahi bildirilmemiştir. Söz konusu fakültelerden yetişecek öğretmenlerin bilimsel, cumhuriyetçi eğitimin sorumluluğunu alamayacakları açıktır. 

Öğretmenler Günü nedeniyle, iktidar sahipleri, hamaset kokan, duygu sömürüsü yapan, sözüm ona öğretmenliği ve eğitimi yücelten pek çok söz söyleyeceklerdir. Bizler, eğitim çalışanları olarak, artık bu boş sözlere karnımızın tok olduğunu söylemek istiyoruz! Öncelikle eğitim çalışanlarının ekonomik ve sosyal haklarındaki iyileştirmelerin yanı sıra, çocuklarımızın daha iyi eğitim alabilecekleri bir ortamın oluşturulmasını istiyoruz! Ne yazık ki bugün öğretmenlerimizin önemli bir kısmı, yaşadıkları ekonomik koşullara ayak uydurabilmek için ek iş yapmak zorundadır.
SON ON YILDA ÖĞRETMEN DAHA DA MUTSUZ VE UMUTSUZ

Eğitim-İş’in 24 Kasım Öğretmenler Günü nedeniyle, 1776 öğretmenle görüşerek yaptığı “Öğretmenliğe İlişkin Öğretmen Görüşleri” adlı araştırma sonuçları, öğretmenlerin karşı karşıya olduğu ekonomik ve sosyal sorunlarını ortaya koymaktadır. Araştırmaya katılan öğretmenlerin yüzde 68.67’si bankalara, yüzde 32.68’i şahıslara borçlu olduğunu belirtirken, yüzde 71.08’i kredi kartı borcu olduğunu ifade etmiştir. Öğretmenlerin yüzde 25.77’si ekonomik sıkıntılar nedeniyle ruh sağlığının bozulduğunu, yüzde 36.39’u ailesinin beslenme ihtiyacını tam olarak karşılayamadığını söylemiştir.“Her yıl düzenli olarak otel/pansiyon vb yerlerde tatil yapabiliyorum ifadesine öğretmenlerin yüzde 81.66’sı “hayır” yanıtını verirken, yüzde 86.9’u düzenli olarak tiyatro ya da sinemaya gidemiyor. Son on yılda öğretmenlik mesleğinin itibarının azaldığını düşünen öğretmenlerin oranı yüzde 94.93, “MEB’in uyguladığı politikalar tarafımı mutsuz etmekte, mesleğimden soğutmaktadır” diyen öğretmenlerin oranı ise yüzde 89.25’tir. Öğretmenlerin atanma, yükselme ve yer değiştirmelerinde torpilin belirleyici olduğunu düşünen öğretmenlerin oranı yüzde 76.18 iken yüzde 85.94’ü MEB’in okullarda can güvenliğini sağlayacak tedbirler almadığını belirtmiştir. 

Eğitim-İş olarak; 
Eğitimin ulusal, bilimsel, laik ve kamusal esaslara dayandırılmasını, her aşamasında parasız olmasını,  Öğretmenlerin sosyo-ekonomik statülerini yükseltecek önlemler alınmasını, Eğitim çalışanları arasında ayrımcılık yaratacak uygulamalara son verilmesini.  Gerici, ırkçı ve bölücü kadrolaşmanın önlenmesini, eğitim yöneticiliği için nesnel ölçütlerin geçerli kılınmasını, Eğitim kurumlarımızın personel ihtiyacının gerçekçi bir biçimde belirlenerek, yeterli sayıda öğretmen ve yardımcı personel istihdam edilmesini. Ülkemizin koşulları göz önünde bulundurularak, yeni bir öğretmen yetiştirme sistemi geliştirilmesini.
Eğitimde etnik kimlik ve mezhep-tarikat gibi kimlikleri öne çıkartacak ithal müfredat programları yerine, ulusal, laik, bilimsel ve halktan yana programlar uygulanmasını, Eğitim çalışanları ve tüm kamu çalışanlarının örgütlenme haklarının önündeki bütün engellerin kaldırılıp, grev ve toplu sözleşme hakkının tanınmasını İSTİYORUZ! 

Bu Öğretmenler Günü'nde Başöğretmen Atatürk’ü ve Cumhuriyet’in ışığını taşıyan bütün öğretmenleri saygı ve minnetle anıyor, tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutluyoruz.