KEMAL AKSEZGİN SOL REKLAM 1
Zümrüt MobilyaYamaçlar Yapı
GÖZÜPEKTEL
BOŞ REKLAM ALANII
Mestanoğlu
japon iş makinaları
ALTIN SATIR
SAFİR KUYUMCULUK
Akhisar Çeşme Kasabı
ALGİ OTO ELEKTİRİK
HASCANLAR
Zeytinkent Sürücü Kursu
AKM
Akhisar Metronom Radyo İstek Hattı
Akhisar Nöbetçi Eczaneler
Akhisar Sezgin Ticaret
SAĞLAM SÜRÜCÜ KURSU
Akhisar Metronom Haber
Akhisar Motorcu Tonton
SOYDEMİR GRUP
OTO KAR SAĞ TARAF
ÇAĞDAŞ SÜRÜCÜ KURSU
LİSE CAMYamaçlar Yapı

Eğitim

Eğitim-İş’ten 4+4+4 Dayatmasına İmza Kampanyası Başlattı

Eğitim-İş’ten 4+4+4 Dayatmasına İmza Kampanyası Başlattı

9 Eylül 2012 Saat: 16:02
Eğitim-İş’ten 4+4+4 Dayatmasına İmza Kampanyası Başlattı
Eğitim-İş’ten 4+4+4 Dayatmasına İmza Kampanyası Başlattı
DAYIOĞLU KASABI


Akhisar Eğitim-İş Temsilciliği Başkanı Ali İlhan ve yönetim kurulu üyeleri 4+4+4 Dayatmasına Şehit Teğmen Tahir Ün Caddesi Öğretmen evi önünde imza kampanyasını başlatarak basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını Akhisar Eğitim-İş Temsilciliği Başkanı Ali İlhan okudu.

Ali İlhan okuduğu basın açıklamasının tam metni;

BASINA VE KAMUOYUNA

   2012 - 2013 EĞİTİM- ÖĞRETİM YILI 4+4+4 ZORUNLU EĞİTİM YASASININ SORUNLARIYLA BAŞLIYOR

Halk arasında yaygın olarak “4+4+4 yasası” olarak bilinen yasa 1 Nisan 2012 tarihinde Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girdi.

Tamamen ideolojik hedefler doğrultusunda hazırlanan yasanın asıl amacı; sözde darbelerle mücadele ve meslek lisesi mezunlarının mağduriyetleri ön plana çıkartılarak kamuoyundan gizlenmiştir. Buradaki asli hedefin, cumhuriyetle hesaplaşmak, ulusal düzeydeki eğitimi tamamen cemaatlerin kontrolüne ve piyasa koşullarına sunmak olduğu açıktır.

Yasayla birlikte getirilen değişikliklerin, uluslar arası eğitim uygulamaları

Standartlarına da uymadığı anlaşılmaktadır.

 Fiziki alt yapı oluşturulmadan, okul öncesi eğitim zorunlu yapılmadan yürürlüğe giren 4+4+4 kesintili zorunlu eğitim sisteminin uygulanmaya başlanmasıyla birlikte sorunlar su yüzüne çıkmıştır.

Yasanın hazırlanış aşamasına ilgisiz kalan büyük yığınlar, yasanınetkileri karşısında cılız da olsa tepkilerini ortaya koymaya başlamışlardır.

Bu tepkiler karşısında siyasi iktidar ilk olarak okula başlama yaşında geri adımatmıştır. Çıkartılan yasada, 60 ay olarak belirlenen çağ nüfusunun okula başlamayaşı bir genelge ve arkasından yönetmelik değişikliği ile 66 aya çıkartılmıştır. Böylece çıkartılan yasayı ilk delen Milli Eğitim Bakanlığı’nın kendisi olmuş, yasaya rağmen alt norm düzenlemesi yaparak hukuk garabeti yaratmıştır.

Okulların dönüştürülmesiyle birlikte binlerce öğrenci ve öğretmenin okullarından uzaklaştırılması, binlerce sınıf öğretmeninin norm fazlası durumuna düşmesi ile eğitimcilerde oluşan tepkinin devamı, okulların açılmasıyla sınıf mevcutlarında yaşanacak artış, okulu ve öğretmeni değişen öğrenci mağduriyetleri ile velilerin yasanın etkilerini daha da yakından görmesine neden olacaktır.

Zorunlu ilköğretime başlama yaşının 1 yıl erkene alınması ve bunun sonucu olarak okul öncesi eğitimin, zorunlu eğitimin dışına çıkarılması çocuğun gelişim ve eğitimine ilişkin bilimsel verilere uygun değildir.

Yurtiçi ve yurtdışında yapılan bilimsel çalışmaların sonuçları, okul öncesi eğitim almış çocukların, bu eğitimi almamış akranlarına kıyasla hem ilköğretime daha iyi uyum sağladıklarını hem de üst öğrenim basamaklarında daha başarılı olduklarını göstermektedir. Dolayısıyla, genel olarak dünyadaki birçok ülkede en az 72 aylık çocukların ilköğretime başlatılmaları ve ilköğretim öncesinde okul öncesi eğitim uygulamaları bir tesadüf değildir. Kaldı ki; 1983-1985 eğitim-öğretim yıllarında 5 yaş çocuklarının ilköğretime alınmalarının pilot okullarda denendiği ve bu uygulamanın başarısızlıkla sonuçlandığı da bilinmektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı, okulların fiziki yapılarında ve müfredat programlarında hiçbir hazırlık yapmadan uygulamayı başlatmıştır. Okulların fiziki koşulları; merdivenleri, tuvaletleri, sıra ve masaları, tahtaları 5 yaş çocuğu için uygun değildir. Çocuklarımızın küçük dünyaları, renkli ve eğlenceli anaokulu yerine yoğun müfredatlı, kalabalık sınıflara mahkûm edilmektedirler.

Hiçbir pedagojik temeli olmayan, sadece ve sadece 5. sınıf normları ellerinden alınan sınıf öğretmenlerine yeni norm oluşturma çabasından ileriye

gitmeyen 60-66 ay uygulaması henüz başlamadan başarısız olmaya mahkumdur.

Yeni sistemde ilköğretimin ikinci kademesinde okul türlerinin çeşitlenmesibeklenirken, amacın yalnızca imam hatip ortaokullarının açılması olduğu anlaşılmıştır.

Yayınlanan genelge ve yönetmeliklerde imam hatip dışındaki meslek liselerininortaokullarının açılması ile ilgili hiçbir şekilde söz edilmemektedir.

4+4+4 yasasının ve temel derslerin doğru bir felsefe ve çerçeveye oturtmadan hazırlanmış olması nedeniyle eğitimimiz ciddi bir risk altındadır. İktidar kendi çıkardığı yasayı bile doğru uygulamayı becerememekte, kendi çıkardığı yasaları yönetmeliklerle bypass etmektedir.

 Meclis’ten oldu bittiye getirilerek çıkarılan 4+4+4 Kesintili Zorunlu Eğitim Yasası ve onun uygulaması biçiminde yansıyan İlköğretim Kurumları Haftalık Ders Çizelgesi içeriği ve hazırlanışı bakımından doğrudan doğruya siyasi bir amaca hizmet etmektedir.

Yine ilkokul 2. sınıftan itibaren haftada 2 saat olarak okutulacak olan Yabancı Dil dersini okutacak öğretmenler, bu yaş grubundaki öğrencilere öğretim yapmak için gerek üniversite yaşamlarında gerekse hizmet içi eğitimlerde herhangi bir eğitime alınmışlar mıdır?

Bu yıla kadar 6, 7 ve 8. sınıflarda uygulanmakta olan “Teknoloji ve Tasarım” dersi, yeni ders çizelgesinde kesintiye uğramış ve 6. sınıflardan kaldırılmıştır. “Teknoloji ve Tasarım” dersi el becerilerinin gelişmesinin yanı sıra tahmin etme, problemleri tespit etme, yaratıcı çözümler bulma, düşünceleri tasarım haline getirme, gözlem ve sorgulama yapma, araştırarak değerlendirme yapma yeteneklerini geliştirdiği gibi, bireyin yaratıcılığını da geliştirir.

Peki, bu dersin canı yavaş yavaş alınarak ne yapılmaya çalışılıyor. Yanıt açık. İtaatkâr, sorgulamayan, yargılamayan nesiller yetişsin ki birileri rahat etsin.

İlköğretimde 30 saat olan haftalık ders sayısı, 5. ve 6. sınıflarda 36, 7. ve 8.

sınıflarda 37 saate çıkarılmıştır. Buna göre 7, 8. sınıf öğrencileri haftanın üç gününde 7, iki gününde ise 8 saat ders görecektir. 5. ve 6. sınıflar ise haftanın dört gününde 7, bir gününde ise 8 saat ders işleyecektir.

        İkili eğitim yapan okullar bu ders yükünü kaldıramayacak, sabahçı çocuklar

çok erken saatlerde derse başlayacak, öğlenci çocuklar ise çok geç saatlerde çıkacaktır.Okul dönüşümleri nedeniyle binlerce öğrencimiz okullarından olmuş, yine binlerceöğretmenimiz norm kadro fazlası durumuna düşmüştür. Bu durum hem okuttuğu sınıfı bırakmak zorunda kalan öğretmenleri hem de okullarından uzaklaştırılan öğrencileri mağdur edecektir.

Kendi yönetmeliğini uygulamaktan aciz olan MEB’in beceriksizliği, norm fazlası öğretmenlerin atama ve yer değiştirmelerinde büyük bir karışıklık yaşanmasına neden olmuştur. MEB, yayınladığı İl İçi ve İller Arası Yer Değiştirme Kılavuzları ile adeta öğretmenlerle alay etmiştir.

         4+4+4’ün asıl hedefi Türkiye Cumhuriyetinin kurucu değerleri ve devrim yasalarıdır. Siyasal iktidar, milli eğitim alanında yaptığı çalışmalarda asıl hedefinin Cumhuriyetin Kurucu Değerleri, Atatürk İlke ve Devrimleri olduğunu artık açık olarak ortaya koymaktadır.

Ne yazık ki siyasal iktidar, bunları yaparken halkın dini duygularını suiistimal etmekte, asıl niyetini sahte bir dindarlık arkasında gizlemeye çalışmaktadır.

          Öğretim birliğine son vererek, medrese-mektep ikilemini günümüze taşımak isteyen bu anlayışa karşı, toplumun her kesiminin içinde olacağı eylem ve etkinlikler süreci başlatmanın gerekliliği ortadır. Günlük popülist ve günü kurtarmaya yönelik şov içerikli eylemlerle bu süreci durdurmak mümkün görünmemektedir. Yapılması gereken farklılıklarımızı bir kenara bırakarak, ülkemizi ortaçağ karanlığına teslim etmek isteyen siyasi iktidara karşı eylem birlikteliğini gerçekleştirmektir.

Eğitim-İş olarak, Cumhuriyetimize yönelen bu saldırı yasalarına karşı her türlü ilkeli birlikteliğe hazır olduğumuz kamuoyuyla paylaşmak isteriz.