Eğitim-Sen Tahir Ün Caddesinde 4+4+4 Karşı İmza Kampanyası Başlattı
Eğitim-Sen Akhisar İlçe temsilci Başkanı Ramazan Dede;”Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, 4+4+4’e yönelik eleştiriler karşısında acizliğini, asılsız suçlamalar yaparak örtmeye çalışıyor” dedi.
Eğitim-Sen Akhisar İlçe temsilci Başkanı Ramazan Dede, Şehit Teğmen Tahir Ün Caddesi, Emekli Öğretmen Şükran Ayaz Parkı önünde basın açıklaması yaparak, 4+4+4 karşı imza kampanyası başlattı. Basın açıklamasın Eğitim-Sen Akhisar Temsilcisi Başkanı Ramazan Dede okudu.
Ramazan Dede okuduğu basın açıklamasının tam metni; “Başbakan ‘in 66 aylık çocuklarını fiziksel ve zihinsel gelişimlerini tamamlamadıkları için okula kaydettirmek istemeyen aileleri “çocuklarına ihanet etmekle” suçlamasının ardından, bu kez Milli Eğitim Bakanı, içine düştüğü çaresizliğin ve acizliği dışa vurarak 4+4+4’e karşı çıkanları suçlayıcı açıklamalar yapmıştır.
Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer, yeni eğitim sistemiyle ilgili gelen tepkilerin büyük bir kısmının “PKK yanlıları” ve “laikçiler” tarafından geldiğini iddia ederek, bakanlık olarak 4+4+4 ile ilgili beceriksizliklerini ve içine düştükleri aczi, kendileri gibi düşünmeyenleri suçlayarak dışa vurmuştur. On yıllık iktidarda olanlar eğitim sorunlarının altında artık eziliyorlar. Bu çıkmazdan kurtulmak için artık bilim adamlarını, üniversiteleri ve sendikamızı suçlayarak iftiralarda bulunarak bundan kurtulmaya çalışıyorlar. Konuşmalarında ki jest ve mimikleriyle de kendini ele vermektedir. Artık bu toplum “ben yaptım oldubittiye ve dayatmaya” müsaade etmiyor.
ÖMER DİNÇER BİLİMSEL GERÇEKLERİ ÇARPITIYOR
Dünyanın her yerinde geçerli, evrensel bir gerçek olan 72 ay öncesi çocukların gelişimini tamamlamadan ilkokula alınmasını “bilimsel tercih” olduğunu savunmasının hiçbir geçerliliği yoktur. Milli Eğitim Bakanı, “Türkiye’de biz geçen sene 60 ay ila 72 ay arasındaki çocuklarımızın yüzde 67’sini okullarımıza aldık. Okul öncesi eğitim verdik. Dikkat edin yüzde 67... Okul, sınıf ve lavabo sıkıntısı olmadı. Bu çocuklar okulu tanıyor. İngiltere’de çocuklar 60 ayda okula gidiyor da bizimkiler 66 ayda niye gitmesin” ifadesi ile arasında ciddi farklılıklar olan okul öncesi eğitim ile ilkokul eğitimi arasındaki ayrımı bilmediğini göstermiştir. 4+4+4 ‘e yönelik eleştirilerde sorun tam da bu noktada düğümlenmektedir. Fiziksel ve zihinsel gelişimleri açısından okul öncesi çağda olması gereken 60—72 aylık çocukların bakanlığın dayatmasıyla ve zorla ilkokula gönderilmesi, ileride telafisi mümkün olmayan olumsuzluklar ortaya çıkaracaktır.
Milli Eğitim Bakanı kamuoyunu yanlış bilgilendirmekte, bizleri 60—72 aylık çocukların okula gönderilmemesi propagandası yapmakla suçlamaktadır. Oysa Eğitim Sen, 60-72 aylık çocukların pedagojik olarak ilkokula değil, okul öncesi eğitime gitmesi gerektiğini ısrarla vurgulamakta, yayınlarında bunun bilimsel gerekçelerini bütün yönleri ile sıralamaktadır. Bakan Dinçer öğretmenlerin maliyetini hesaplamak yerine, 4+4+4’ün çocukların geleceği açısından nelere mal olacağını düşünmesi gerekir.
Milli Eğitim Bakanlığının norm fazlası öğretmenler ile ilgili olarak açıkladığı rakam, 29 bini sınıf öğretmeni olmak üzere, toplam 68 bin olmasına karşın, sayın bakan sadece Büyükşehirlerdeki 33 bin norm fazlasını gündeme getirerek, kamuoyunu eksik bilgilendirmiştir. Bakan Din çer’in norm fazlası öğretmenler sorununu işletme kökenli olmasının da etkisiyle ‘fayda-maliyet analizi” ile açıklaması ayrıca dikkat çekicidir. Göreve geldiği ilk günden bu yana ülkenin dört bir yanında fedakarca çalışan eğitim emekçilerine her fırsatta hakaret eden, emeklerini aşağılayan Bakan Din çer, tipik bir işletmeci zihniyetiyle “Bir öğretmenin aylık maliyeti 3 bin lira, yıllık 36 bin lira. 33 bin öğretmenin yıllık maliyeti 1,1 milyar TL. Şimdi soruyorum Türkiye bu kadar zengin mi?” sözleriyle soruna nasıl çarpık baktığını göstermiştir. Öğretmenlerin maliyet/eri üzerinden değerlendirme yaparak, öğretmenlik mesleğini değersizleştirmeye çalışan ve öğretmenleri bir kez daha aşağılayan Bakan Din çer’in eğitimde 4+4+4 düzenlemesinin 30 milyar TL‘lik maliyetini göz ardı etmesi dikkat çekicidir. 4+4+4’ün en büyük maliyeti çocuklarımızın geleceğinin karartılmasıdır.
EĞİTİMDE BİLİMSEL DORULAR TEKTİR
Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine karşı çıkanların tespitleri ve bilim insanlarının söyledik/eri ortadadır. Okullar açıldığında kimlerin doğru/arı söylediği, kimlerin halkı yalan yanlış bilgilerle kandırmaya çalıştığı görülecektir. Başbakan’ın ve Milli Eğitim Bakanının 4+4+4 ü eleştirenlere ve 60—72 ay arası çocuğunu ilkokula göndermek istemeyenlere yönelik hakaret dolu suçlamaları, 4+4+4 ‘e ilişkin tartışmalarının seviyesini düşürmekten başka bir anlama gelmemektedir.
BAKAN DİNÇER 4+4+4’E KARŞI MÜCADELE EDENLERİ HEDEF GÖSTERİYOR
Eğitimde 4+4+4 düzenlemesine karşı bir süredir başta Eğitim Sen olmak üzere, eğitim bilimciler, meslek örgütleri, demokratik kitle örgütleri ve toplumun geniş bir kesiminden yükselen tepkileri bölmek amacıyla kullandığı suçlayıcı ve hedef gösteren ifadeler kesinlikle kabul edilemez. 4+4+4 ‘ü eleştirenler kim/erdi r. Eğitim bilimciler, çocuk gelişim uzmanları, sendikalar, çocuklarının geleceğinden endişe duyan ailelerdir. Önce Başbakan’ın, ardından Milli Eğitim Bakanının 4+4+4 ‘e yönelik tamamen bilimsel gerekçelerle yapılan eleştirileri dikkate alıp gereğini yapmak yerine, doğrudan suçlayıcı ve açıkça hedef gösteren bir tutum göstermesi dikkat çekicidir. Bakan Din çer bu Vadeleri ile açıkça bilim düşmanlığı yapmaktadır.
ÖMER DİNÇER’E ÇAĞRIMIZDIR; AĞZINIZDAN ÇIKANI KULAĞINIZ DUYSUN!
Bir ülkenin Milli Eğitim Bakanı, her açıklaması öncesinde düşünerek ve söyledik/erinin sonuçlarını hesap ederek konuşmalıdır. Eğitim Sen olarak, Bakan Din çer’in ağzından çıkanı, kulaklarının duymasını öneriyoruz. 4+4+4’e yönelik bilimsel itiraz/an ve eleştirileri dikkate alması ve görevinin sorumluluğuyla hareket etmesi gerekmektedir. Başbakan ve Milli Eğitim Bakanı, sorunlara at gözlüğü ile bakmaktan vazgeçmeli, eleştiri ve öneriler doğrultusunda 4+4+4 dayatmasının çocuklarımıza ne kadar büyük bir kötülük olduğunu görmek zorundadır. Eğitimde 4+4+4 dayatmasını, kendi siyasal-ideolojik saplantı/arı doğrultusunda tüm topluma dayatanlar, bizleri suçlamaktan ve çocuklarımızın, öğrencilerimizin geleceği ile oynamaktan derhal vazgeçmelidir. Unutulmasın ki “Güneş balçıkla asla sıvanamaz”“Çocuklarımıza, Okullarımıza, Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz ve inadına sahip çıkacağız!” AKP iktidarı ve Milli Eğitim bakanı bilmelidir ki; tehditleriniz bizi parasız demokratik laik bilimsel ana dilinde eğitim hakkı ve 4+4+4 ‘ün yarattığı yıkıma karşı mücadelemizden geri döndüremeyecektir. Milli Eğitim Bakanı’nın suçlamaları, 11 Eylül’de Türkiye’nin dört bir yanından başlatıp, 15 Eylül’de Ankara’da geniş bir katılımla gerçekleştireceğimiz eylemi de engelleyemeyecektir.