KEMAL AKSEZGİN SOL REKLAM 1
Zümrüt MobilyaYamaçlar Yapı
GÖZÜPEKTEL
ONUR İŞ MAKİNALARI
Mestanoğlu
japon iş makinaları
ALTIN SATIR
SAFİR KUYUMCULUK
Akhisar Çeşme Kasabı
ALGİ OTO ELEKTİRİK
HASCANLAR
Zeytinkent Sürücü Kursu
AKM
Akhisar Metronom Radyo İstek Hattı
Akhisar Nöbetçi Eczaneler
Akhisar Sezgin Ticaret
SAĞLAM SÜRÜCÜ KURSU
Akhisar Metronom Haber
Akhisar aktel
SOYDEMİR GRUP
OTO KAR SAĞ TARAF
ÇAĞDAŞ SÜRÜCÜ KURSU
KOLAY GIDA

Güncel

Eğitim-Senden basın açıklaması

Eğitim-Sen Akhisar Temsilciliği ilçe başkanı Ramazan Dede, yönetim kurulu üyeleri ve üyelerin katılımıyla Paşa Mahallesi 28 sokaktaki Eğitim-Sen Lokalin saat 18:00de basın açıklaması yaptı.

18 Nisan 2011 Saat: 19:37
Eğitim-Senden basın açıklaması
Eğitim-Senden basın açıklaması
DAYIOĞLU KASABI

Eğitim-Sen Akhisar Temsilciliği ilçe başkanı Ramazan Dede, yönetim kurulu üyeleri ve üyelerin katılımıyla Paşa Mahallesi 28 sokaktaki Eğitim-Sen Lokalin saat 18:00'de basın açıklaması yaptı.Basın açıklamasını Eğitim-Sen ilçe başkanı Ramazan Dede okudu.

Ramazan Dede okuduğu Basın açıklamasının tam metni;

Güvenceli İş, Güvenceli Gelecek İstiyoruz!

 Bugün güvence gibi sunulan, iş ve çalışma hakkı elimizden alınmak istenmektedir. Çalışma yaşamı giderek parçalanmakta, istihdam politikası bu parçalanmışlık üzerinden şekillenmektedir. Başta sağlık, eğitim, büro, alt yapı, iletişim hizmetleri olmak üzere tüm kamu kurumlarında çalışan emekçiler sözleşmeli, taşeron, 4/A, 4/B, 4/C, 50/D, ücretli, kapsam içi, kapsam dışı v.b. statülere bölünmüştür. Güvencesiz çalıştırma, farklı biçimlerle kamu hizmetleri bakımından temel çalışma biçimi haline getirilmek istenmektedir. Bu anlayış; vatandaşın nitelikli kamu hizmeti alma hakkını engellediği gibi emekçiler açısından da geleceksizliği ve güvencesizliği dayatmaktadır. Aynı ya da benzer işi yapan emekçilerin ücretleri ve sosyal hakları arasında farklılıklar oluşturarak, daha az ücret dayatılmakta, emekçiler birbirleriyle rekabete zorlanmaktadırlar.

Güvencesiz çalışma;

 Düşük ücret dayatmasıdır, Fazla mesai ücreti almadan günde 10-12 saat çalışmadır, Hizmetlerin kar amacına göre verilmesidir, Çalışma yaşamının, “beğenmiyorsan git” denilerek güvencesizleştirilmesidir, Sendikal örgütlenme ve dayanışmanın yok edilmesidir, Performans uygulamasıyla; kamu kurumlarının şirket, çalışanların köle, vatandaşın müşteri haline getirilmesi, ücret ve iş güvencesinin ortadan kaldırılmasıdır. Anayasanın kanun önünde eşitlik ilkesi başlığı altında düzenlenen 10. maddesinin dördüncü fıkrasında; “... Devlet organları ve idare makamları, bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.” denilmektedir. Bu nedenle aynı şartlarda çalışılmasına rağmen aynı özlük haklardan faydalanamamak, Anayasa’nın eşitlik ilkesiyle, hakkaniyetle ve adaletle bağdaşmamaktadır. Yukarıda belirtilen haklı gerekçelerle; 4/B, 4/C, 50/D, 4924 statüsünde çalışan tüm sözleşmeliler kadroya geçirilmelidir. 4 çalışanların diğer çalışanlar gibi aile yardımı alması sağlanmalı, fazla mesai ücretleri ödenmeli, izin hakları kullandırılmalıdır. Üniversiteler, piyasa endeksli sistemde bilim üretemez. 50/D’li araştırma görevlileri, akademik yaşamlarının devamlılığı ve akademik verimlilik sağlayabilmeleri için iş güvencesine kavuşturulmalıdır.Taşeron çalışanlar “ana işveren” olan kurum personeli kadrosuna alınmalıdır. Aynı işi yapan emekçilerin eşit mali ve sosyal haklardan yararlanması sağlanmalıdır. Bütün bu taleplerimizin anayasa ve uluslar arası sözleşmelerde yer alan hükümler doğrultusunda yasal düzenlemeye kavuşturulmasını

Talep Ediyoruz İkna Olmadık, Olmuyoruz, Geleceğimize Sahip Çıkıyoruz!

Geçtiğimiz günlerde YGS’de ortaya çıkan şifre skandalına ÖSYM yetkililerince getirilen açıklamalar tatmin edici olmadığı gibi şüpheleri daha da artırmıştır. Öncelikle KPSS’de ortaya çıkan ve ÖSYM Başkanı’nın değişmesine neden olan süreç sınav sistemindeki çürümüşlüğü yaşanan skandallar ile iyice ayyuka çıkarmıştır. Bu skandallar eğitimdeki özelleştirmenin, rekabete dayalı üniversiteye giriş sisteminin ve eğitimin niteliğinin düşürülmesiyle patlak verdiği noktalardır. Öğrencisiyle, öğretmeniyle, velisiyle ve eğitim alanındaki çürümeden doğrudan etkileneceğinin bilincinde bir toplum olarak bugün yaşananların nedenini uygulanan eğitim politikaları olarak görmekteyiz. Şimdi bunlara mecbur olmadığımızı, geleceğine sahip çıkan yurttaşlar olarak reddetme hakkımız olduğunu ve başka türlü bir eğitim sistem hep beraber talep etme zamanıdır. Söz konusu skandallarda esas sorumluluğu olanlar bulunarak cezalandırılmalıdır. İflas ettiği ortaya çıkan rekabetçi, sınava dayalı ve dolayısıyla paralı eğitim uygulamalarını besleyen üniversiteye giriş sisteminden derhal vazgeçilmelidir. Eğitim parasız, sınavsız, nitelikli ve bilimsel hale getirilmelidir.