Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 79. Yıldönümü töreni Milli Egemenlik Meydanında saat 08.45'te çelenk koyma merasimi başladı.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü törenle andık
Akhisar: (Emrah DÜZTAŞ)
Türkiye Cumhuriyeti kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün ölümünün 79. Yıldönümü töreni Milli Egemenlik Meydanında saat 08.45'te çelenk koyma merasimi başladı. Akhisar Kaymakamı Kaan Peker, Hava Meydan ve Garnizon Komutanı Hava İstihkam Albay Mehmet Şahin, Belediye Başkanı Salih Hızlı, Cumhuriyet Başsavcısı Mustafa Akbulut, Daire ve Kurum Amirleri, Siyasi Partiler, Oda Başkanları ve Derneklerin çelenkleri koymasıyla tören başladı.
Akhisar Zeynep Gülin Öngör Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Beden Eğitimi Öğretmeni Muammer İnan'ın tören komutanlığı, Zeynep Gülin Öngör Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Türk Dili Edebiyatı Öğretmeni Fazul Işık'ın sunuculuğu yaptığı çelenk töreni, 2 dakikalık saygı duruşu ve Müzik Öğretmeni Gülhan Altınışık, yönetimiyle İstiklal marşının okunmasından sonra göndere çekilen Bayraklar yarıya indirildikten sonra bandosu tarafından verilen Ti işaretiyle Saat 09.05'geçe sirenler 2 dakika çalındıktan sonra çelenk koyma töreni sona erdi. Protokol daha sonra Akhisar Belediyesi Fuaye Salonunda, Zeynep Gülin Öngör Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi tarafından organize edilen Atatürk Resimleri sergisi açılışı yapıldı ve ziyaret edildi.
Zeynep Gülin Öngör Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin hazırladığı, Türk Dili Edebiyatı Öğretmeni Halil Boncuk, Derya Ağıroğlu'nun sunuculuğunu yaptığı ikinci Atatürk'ü Anma programı Akhisar Belediye Şehit Vecdi Şentürk Park içi (Sinema Salonu) Kültür Salonunda saat 10.00'da devam etti. İki dakikalık Saygı duruşu ve Müzik Öğretmeni Gülhan Altınışık, eşliğinde İstiklal Marşının okunmasından sonra Akhisar Hava Meydan ve Garnizon Komutanlığı Hava Ulaştırma Üsteğmen Metehan Sarı, Atatürk'ün Asker kişiliğini anlattı. Metehan Sarı, anlattı. Metehan Sarı;" Lider, etkilenmekten çok etkileyen ve etkilediği topluluğu kendi düşünceleri etrafında bütünleştirip arkasından sürükleyebilen kişidir. Lider, risk alabil ortaya çıkan hataları korkusuzca üstlenebilen, özel nitelikler taşıdığına inanılan, bunalım dönemlerinde toplumları bunalımdan kurtarabilen kişidir. Lider, astlarını güçlendiren kişidir. Lider, herkesin harekatsızlık içinde, ne yapacağını bilmediği anda, en uygun zamanda, en akılcı ve gerçekçi çareyi bularak süratle hareket eden insandır. Liderin ortaya çıkmasında, yeteneklerinin yanı sıra aldığı eğitim, çevre ve koşullar ile çalışma disiplini etkilidir. Mustafa Kemal ATATÜRK’ün doğumundan ölümüne kadar bütün hayatı boyunca olaylar karşısındaki davranışları incelendiğinde, onun asker ve devlet adamı olarak sahip olduğu üstün liderlik yeteneği hemen göze çarpar. Kendisine başarılarının sırrı sorulduğu Büyük Önder ATATÜRK’ün verdiği cevap çok kısa olmuştur: Herhangi bir zorluk karşısında kaldığım zaman benim yaptığım iş şudur Vazıyeti iyice belirlemek, sonra bu vaziyet karşısında alınacak tedbirin ne olduğuna karar vermek, kararı bir kere verdikten sonra artık acaba yapayım mı, yapmayayım mı diye tereddüt etmemek, tereddütsüz kararı uygulamak ve başaracağıma inanarak uygulamak! Bu Özallığı sayesinde ATATURK, hem asker? hem de devlet adamı kimliği ile resmi faaliyetlerinde ve halkla buluşmalarında, ülke ve insanlık sorunlarına büyük bir görüşlülük ve kararlılık ile yaklaşmıştır 0, gerektiği zamanlarda sorumluluğu üzerine almak asla tereddüt etmemiş, olayların üzerine aklin, mantığın ve şartların gerektirdiği doğrultuda cesaretle giderek meseleleri çözmeyi bilmiştir. ATATÜRK’ün dehasını yansıtan liderlik özellikleri asker? yönü ile ort çıkmıştır Onun bır asker? lider olarak yetişmesindeki en önemli unsurlar, yetiştiği kültür çevresi ve yetiştiği dönemdeki siyasi-asker? ortam; gördüğü eğitim; katıldığı muharebeler ve muharebelerde elde ettiği deneyim ile kişisel özelliklerinin askerlik mesleğiyle uyumluluğudur. Bir asker? deha olarak ATATURK, güçlü, inançlı, kesin kararlı ve gerçekçi bir kışı sahiptir ATATURK’un, bir komutanın sahip olması gereken vasıflar konusunda ileri sürdüğü görüşler, onun asker? dehasının büyüklüğünü ortaya koymaktadır. Ulu Önder’e göre bir karar almak için nasıl ki düşmanın ne düşündüğünü tahmin etmek ger ise bir emir verilirken de emir veren, kendini astın yerine koymalıdır. “Türk milletinin Büyük Önderi, komutanların emirleri altına verilen millet evladını, memleket vasıtalarını, ve ölüme doğru sürerken düşünmeleri gereken tek noktanın, milletin kendilerinden beklediği vatan görevini ateşle, süngüyle ve ölümle yerine getirerek sonuç almak olduğunu ifade etmiştir. Mustafa Kemal, toplumsal ve siyasi değişim ve gelişmelerin görüldüğü dönemde, Osmanlı Devleti’nin Balkanlar’daki önemli şehirlerinden biri olan Selanik’te dünyaya gelmiştir. Bu dönemdeki Balkan Türklüğünün verdiği mücadele çok yönlüdür. Çünkü kişisel ve toplumsal bütün değerleri tehdit altındadır. Osmanlı İmparatorluğu içindeki bütün Türkler, devletlerinin yıkılmakta oluşunun ızdırabını yaşarken, sınıra yakın yerlerdeki Türkler de ocaklarını, topraklarını yakın bir gelecekte kaybetmenin tehdit altındadırlar. İşte Mustafa Kemal, yaşadığı toprakları kaybetme tehdidi altında bir bölgede, yok olmamak için direnen bu topluluğa mensup olarak dünyaya gelmiştir. Mustafa Kemal’in yetiştiği dönem, Türk milleti için, bütün değerlen ile birlikte, olum kalım sınırında yaşanılan bir tarih kesitidir. Türk milletinin Büyük Önderi, gençlik yıllarında, içinde bulunduğu sosyal ve siyasal ortamı çok iyi gözlemlemiş, Türk ve dünya tarihini öğrenerek bu ortamın. tahlilini yapmış, bu tahlilden dersler çıkararak yıkılmakta olan Osmanlı Devleti’nin sebeplendi ve kurtarılma yollarını düşünme fırsatı bulmuştur. Şüphesiz ki, Mustafa Kemal’in askeri kişiliğinin şekillenmesinde Selanik Rüştiyesi ile Manastır Asker? idadisindeki eğitiminin büyük etkileri olmuştur. Dönemlerde Manastır Askeri idadisi, 1897 Türk-Yunan Savaşı’nın gün gün yaşar dönemin sorunlarının düşünceleri ve davranışları şekillendirdiği, yıkıntıyı ve bölünmeyi tartışan, her gün yeni bir şeyler öğrenen genç insanların bulunduğu bir ortamdır. Mustafa Kemal, Manastır Asker? İdadisini bitirdikten sonra, 1 902 tarihleri arasında İstanbul’da Harbiye Mektebini, 1902-1905 tarihleri arasında kademisini tamamlamıştır. Bu asker? öğretim yuvaları o dönemin en iyi eğitimini veren okullardır. 0 tarihlerde, bu okullarda, imparatorluğun çektiği sıkıntıları bilen, büyük hedef ulaşmak isteyen, sorumluluğunun bilincinde olan genç insanlar eğitim görmüş, böylece bu okullarda Türk milletinin ve Türk tarihinin altın bir kuşağı yetişmiştir. Bu okullarda yetişen altın kuşağın en büyük temsilcisi olan Mustafa Kemal, 1905 yılında Harp Akademisinden mezun olduktan sonra Şam’a tayin edilmiş, oradaki kurmaylık staj esnasında kurduğu “Vatan ve Hürriyet Cemiyeti” ile ülkenin, kaderini değiştirmeye ant içerek harekete geçmiştir. Büyük Önder, daha o dönemİ “Dava, yıkılmak üzere bulunan bir imparatorluktan, önce bir Türk devleti çıkarmaktır.” “Hukukunu ve vatanını korumaya hazır olan bir ulus silahlanmalıdır.” ifadelerini kullanır. “hasta adam” olarak kabul edilen Osmanlı Devleti ıle ilgili teşhisini koymuştur. 1907 yılında stajıni bitirdikten sonra 1911’de Trablusgarp, 1913’te Safy 1915’te Çanakkale, 1916’da Doğu Anadolu ve 1918’de Suriye’deki görevlerinde, bilgi ve deneyiminin ışığında, büyük asker? başarıların altına imzasını atmıştır Özellikle, Suriye’de Arnavutluk’ta eşkıya takibi sırasında gösterdiği gayretleri, 31 Mart Olay) sırasında büyük,bir ordunun Selanik’ten İstanbul’a sevki esnasındaki uygulamaları, Trablusgarp Savaşı’nda uyguladığı gayri nizami harp yöntemi ve oradaki Arap aşiretlerini İtalyanlar arşı teşkilatlandırma çabaları onun asker? başarıları arasında yer alır. Çanakkale Savaşı’nda gösterdiği kararlı tutumu ve inisiyatifi, Mustafa Kemal’in dünya çapında bir asker? deha olduğunun göstergesidir. Çanakkale Savaş düşmanın ilerleyişi karşısında gösterdiği kararlılık, Gelibolu Yarımadası’nın noktacının düşmanın eline geçmesıne engel olmuştur. Mustafa Kemal, burada mermisi bittiğinden geri çekilen Türk askerlerine, Size ben taarruz emretmiyorum, ölmeyi emrediyorum ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve kumandan’la olabilir” şeklindeki sungu hücumu emrini vererek, zafere uzanan yolu açmıştır. Birinci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı Devleti’nin 191ö’de imzaladığı Mondros Mütarekesi’nin ağır şartları hakkında silah arkadaşı Alı Fuat Cebesoy söylediği “Artık milletin bundan sonra kendi haklarını kendisinin araması ve müdafaa bizlerin de mümkün olduğu kadar yolu göstermemiz ve bütün ordu ile beraber yardım etmemiz lazımdır” sözü, Mustafa Kemal’in vatanın ve milletin kurtarılması yönündeki kararlılığının ifadesidir. Mustafa Kemal’in Çanakkale’deki başarıları bilindiğinden, müfettişlik görevinin şekilde yapabileceği düşünülmüş; Osmanlı Genelkurmayı tarafından Samsun’a Güncü Onu müfettişi görevi ile atanması ve böylece 19 Mayıs 1919’da Samsun’a ayak basmasıyla,j milletinin bağımsızlık mücadelesi başlamıştır. “Ben, 1919 senesi Mayısı ışırım Samsun’a çıktığım gün elimde maddi hiçbir kuvvet yoktu Yalnız büyük Türk milletinin asaletinden doğan ve benim vicdanımı dolduran yüksek ve manevi bir kuvvet vardı. İşte bep bu ulusal kuvvete, bu Türk milletine güvenerek işe başladım “diyen Mustafa Kemal Paşa, Milli Mücadele faaliyetlerinde öngörü ve bilgisini büyük kitlelere aktararak milli bir ülkü etrafında Anadolu halkını bütünleştirmeyi başarmıştır. Mustafa Kemal ATATÜRK, bilinçli liderlerin ellerindeki tüm .imkanlar kullanarak başarıyı bulundukları millete ışık tutup rehberlik etmeleri ve milletlerine kurtuluş yolunu gösterme önderlik etmeyi en büyük insanlık görevi saymaları gerektiğini vurgulamıştır. Türk milletinin kalbinden, vicdanından doğan ve ilham alan en koklu, en belirgin istekleri inancı belli olmuştu. Kurtuluş, Bu kurtuluş feryadı Türk vatanının bütün ufuklarında yankılanmaktaydı Artık bu isteği dile getirmek kolaydı “ sözleriyle, Türk milletinin kurtarıcısı olmaya karar verdiğini göstermiştir. Türk milletinin acıları ruhunda büyük bir sorumluluk duygusu oluşturduğu engel onu bu mücadeleden bir an olsun geri çevirememiştir. İşte bu yüzdendir ki Ulu Önder, 8-9 Temmuz 1919 gecesi çok sevdiği askerlik mesleğinden istifa ederek resmi sıfat ve yetkilerini bırakmış, sadece milletinin fedakar ve gücüne güvenerek vatanın milletin kurtarılması görevine devam etme kararı almıştır. 0, millet egemenliğini vurgulamak ve Mil!? Mücadele’nin yönünü belirlemek amacıyla 23 Temmuz-7 Ağustos 1919 tarihleri arasında Erzurum Kongresini, 4-11 Eylül 1919 tarihleri arasında Sıvaş Kongresi’ni toplamıştır. Son Osmanlı Meclisi, 16 Mart 1920’de İstanbul’un İtilaf devletleri tarafındadır.Ve üzerine, 18 Mart 1920’de İstanbul’da son toplantısını yapmış, 11Nisan 1920’de de Padişah tarafından feshedilmiştir. Mustafa Kemal’in, Büyük Nutku’nda kullandığı, “Beri Meclis-ı Mebus anın İstanbul’da saldırıya uğrayacağını, dağılacağını kesin o1 bekliyordum Böyle bir durum karşısında alınacak tedbiri kararlaştırmıştım Hazırlığımız ye gerekli düzenlemelerimiz de başlamıştı Ankara’da toplanmak “ ifadeleri, bu büyük insandır. gelecekte ortaya çıkabilecek koşulları, vuku bulabilecek olayları Önceden tahmin ederek ona göre davranma yeteneğine sahip ustun bir lider olduğunun göstergesidir. Mustafa Kemal, yayımladığı bir bildiri ile Ankara’da yeni bir meclis toplan seçim yapılmasını istemiştir. Böylece milletin egemenliğini temsil eden Türkiye Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920’de, Türk Mil!? Mücadelesi’nin başkenti Ankara’da toplanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisinin açılmasıyla birlikte, ordu yeniden teşkilatı “Kuvayı milliye” adı verilen örgütlenme, düzenli ordunun kuruluşuna kadar önemli hizmet vermiştir. Mustafa Kemal Paşa, kendisinin büyük asker? liderliği, ordusunun. ve milletinin üstün çabaları sayesinde 10 Ocak 1921 tarihinde Birinci İnönü, 1 Nisan İkinci İnönü Zaferlerine imza atmıştır 10 Temmuz 1921’de başlayan Kütahya-Eskişehir Muharebeleri’nin 15’ınci günündür. 25 Temmuz 1921 akşamı, Mustafa Kemal Paşa bütün sorumluluğu uzerıne alarak ördü Sakarya Nehri’nin doğusuna geri çekmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın ordunun çekilme zorunlu kılan sebepleri açıklarken kullandığı ifadeler, bu büyük asker? dehanın’ attığı adımı ve sonrasında olabilecekleri en ince ayrıntısına kadar düşündüğünün kanıtıdır. Bizim askerlik bakımından asıl görevimiz, Yunan taarruzu karşısında kaldıkça, bu taarruzu direnerek ve uygun hareketler yaparak durdurup etkisiz bırakmak ve kurmak için zaman kazanmak şeklinde özetlenebilir. Bu düşünceyle İsmet Paşa’ya şu direktifi vermiştim ‘Orduyu, Eskişehir’in kuzey ve güneyinde topladıktan sor düşman ordusuyla aramızda büyük bir açıklık bırakmak gerekir ki orduyu derleyip toparlamak ve güçlendirmek mümkün olabilsin Bunun için Sakarya’nın doğusuna kadar çekilmek yerindedir. Düşman hiç durmadan takip ederse, hareket üssünden uzaklaşacak ve yeni menzil hatları kurmaya mecbur olacak; herhalde beklemediği birçok güçlüklerle karşılaşacak; buna karşılık bizim ordumuz toplu bulunacak ve daha elverişli şartlara sahip olacaktır. Askerliğin gereğini kararsızlığa düşmeden uygulayalım’ Orduyu Sakarya’nın doğusuna çekip tüm sorumluluğu üzerine alan Mustafa Kemal Paşa, kamuoyunun ve TBMM’nin tepkilerine göğüs gererek büyük bir karalılıkla etmiştir Onun bu stratejik kararı Sakarya Zaferinin kazanılmasına zemin hazırlamıştır. 5 Ağustos 1921’de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Başkomutanlık görevine getirilen Mustafa Kemal Paşa, “Orduya ve Millete” y beyannamede, ikna edici bir üslupla Türklerin tekrar ordu-millet bütünleşmesi içinde düşmana karşı mücadele etmeleri gereğini hatırlatmıştır. Başkomutan Mustafa Kemal Paşa’nın onayıyla 7-8 Ağustos 1921’de y “Tekalif-i Milhye Emirleri” ile halkın orduya yardım etmesi hükme bağlanmıştır. Tekalif-ı Mdliye Emirleri ile halkın elinde bulunan her turlu mal ve eşyanın % 40’ı ordu 4Mi1 bedeli zaferden sonra ödenmek şartıyla alınmıştır. Halk bu çağrıya gönülden destek vermiştir. Kurtuluş Savaşi esnasında, cephane, yiyecek, giyecek ve bunların taşınmasını sağlayacak araç ve gereçlerin temin edilmesine imkan veren Tekalıf-i Mılliye Emirler, MYT Mücadele’nin kazanmasında çok önemli rol oynamıştır. 13 Eylül 1921’de Sakarya Meydan Muharebesi’nin zaferle sonuçlanması ordu, Hiflet dayanışmasının en belirgin göstergesidir. Mustafa Kemal Paşa’nın verdiği sözü ve isabetli kararlar sayesinde Türk ordusu, düşman karşısında mükemmel savunma muharebeleri vererek onu yormuş, yıpratmış ve kesin sonuç alacak bir güce ulaştıktan da taarruzla onu yok etmeye muvaffak olmuştur Sakarya’da Türk ordusunun kazandığı zafer, milletin Mustafa Kemal Paşa’ya olan güveninin artmasına zemin hazırlamıştır. 30 Ağustos 1922’de zafer ile sonuçlanan Büyük Taarruz; B Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde, Türklerin ordu-millet dayanışmasıyla zafere ulaştıksan tarihi bir donum noktası olmuştur. Büyük Önder, milli birlik ve beraberlik bilincini milletinin ruhuna işlemesi sayesinde Büyük Taarruz’u kazanmıştır. Mustafa Kemal Paşa’nın planlayıp idare ettiği Büyük Taarruz, beklemeyi bilen, zamanı seçmekte usta olan, düşmanı uyguladığı psikolojik harple yanıltmayı başaran bir başkomutanın eseridir D Başkomutan, henüz Büyük Taarruz başlamadan ordu harekatın takıp edeceği seyri, Türk ordusunun her gün hangi noktalara ulaşama nerelerde muharebe vereceğini, Akdeniz sahillerine ne zaman ulaşacağını, düşen ordusunun akıbetini ayrıntılarıyla anlamış ve harita üzerinde tespit etmiş Taarruz için en uygun zamanı sabırla ve hazırlıklı bir şekilde beklemiş; alınan noktayı isabetle saptamıştır. Nitekim olayların cereyanı, en küçük varıncaya kadar bu büyük komutanın tahmini dairesinden çıkmamış; düşman direnişi konusunda ne hesap etti ise onunla karşılaşılmış, Türk ordusunun kabiliyeti hakkında düşündüyse o gerçekleşmiştir. Büyük Zaferden iki sonra, 30 Ağustos 1924’te, Mustafa Kemal, Başkomutan Meydan Muharebesi’ni sevk ve idare ettiği Zafertepe’de Büyük Zafer’in önemini şöyle ifade etmiştir. “ Hiç şüphe atmamalıdır ki, yeni Türk Devleti’nin, genç Türkiye Cumhuriyeti’nin temellen burada atıldı Ebedi? hayatı burada taçlandırıldı Bu sahada a Türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedi? muhafızlarıdır. 30 Ağustos Zaferi, Mustafa Kemal ATATURK’e ordu ve halk ı sonsuz bir güven ve itibar kazandırmış, bu itibar ve güven, Ulu Onder’e, ülkesini çağcı uygarlıklar düzeyine çıkarmasını sağlayacak atılımları halka dayanarak, halk için kuvvetini vermiştir. ATATÜRK’ün dehasını gösteren diğer bir liderlik Özelliği, devlet adamı yönüdür. Bur savaşı kazanmaktan çok daha zor olan şey, savaşı kazandıktan sonraki dönemde sükuneti sağlamak ve barış için gerekli olan ortamı hazırlamaktır. Eğer ağlanamazsa, savaşta elde edilen zaferin meyveleri kaybolacaktır Asker? deha olarak kendini savaş meydanlarında kanıtlayan Ulu Önder, Büyük Taarruz’un kazanılması sonra, Türk milletinin geleceği ile ilgili aldığı kararlarda da ustun bir devlet adamı olduğunu göstermiştir. Büyük Taarruz’un kazanılması ve 11 Ekim 1 922’de Mudanya Mutarekesı’nln imzalanmasından sonra, 1920 tarihli Sevr Anlaşması manasını kaybettiğinden milletlerarası yeni bır anlaşma yapılması zorunluluğu ortaya çıkmıştır Bu sebeple Müttefikler Lozaq’4 yapılacak barış konferansına Ankara Hükümetini ve İstanbul Hükümetini aynı anda d etmişlerdir. Padişah’ın kendi konumunu Türkiye Büyük Millet Meclisi .zara kuvvetlendirebileceği ve 23 Nisan 1920’den beri millet egemenliğine dayanan, yönetim var olduğu için artık saltanat makamının terliğine gerek kalmadığını düşünen Mustafa Kemal öncülüğünde 1 Kasım 1922’de saltanat kaldırılmıştır. Türk milleti, silahla kazandığı bağımsızlık savaşını 24 Temmuz İ923 imzalanan Lozan Barış Antlaşması ile siyasal alanda da kabul ettirmiştir. Lozan Antlaşması ile milli sınırlar içinde yeni bir Türk Devleti’nin varlığı tüm dünyaca kabul edilmiştir. Mustafa Kemal ATATÜRK, “asker? kahramanlıkla, sıyan? dehayı tek bir kişilikte birleştiren” önderlerdendir 0, hızla çökmekte olan Osmanlı imparatorluğu’ndan genç ve dinamik Türkiye Cumhuriyeti’ni meydana çıkarmak suretiyle, yok edilmek istenen ‘ milletine yepyeni bir hayat kazandırmıştır. Gerçek liderler, başarabilme gücüne sahip tek kışı olma özelliklerine rağmen, kazandıkları başarıları kendilerine m etmezler; kendilerini olağanüstü olarak göstermezler. Her şeyi milletlerinin başardığına inanır, onun mensubu olanakça duyarlar. Mustafa Kemal ATATÜRK gerek Türkiye’nin kurtuluş ve kuruluşundaki önderliği gerekse ulusal kurtuluş çağını açan misyonuyla gerçek liderliğin en mükemmel örneklerinden biri olmuştur. ATATÜRK'ün yaşamı, kazandığı savaşlar, ortaya koyduğu ilkeler, ya olduğu devrimler ve yazdıği eserler incelendiğinde, hemen her konuda çağının ilerisinde bir komutan ve devlet adamı gerçeği ile karşılaşılmaktadır. ATATÜRK; ilk düşündüğü şey uyguladığı ve son söylediği şey arasında çelişki olmayan, milletini hüsrana uğra kandırmayan, milletine verdiği sözü her zaman yerine getiren, tarihte hiçbir lidere kısmet olmayacak kadar büyük bir ilen görüşlülüğe sahip olan bir komutan ve devlet adamıdır 0, yapamayacağı şeyleri asla söylememiş, söylediklerinin hepsini de gerçekleştirmişti liderin milletinin güvenini kazanmasının, kendini milletine sevdirebilmesinin en önemli koşulu da budur. ATATURK’un muhakeme ve mantığındaki güçlülük, ona olayları derinlemesine tahlilden geçirebilme yeteneği kazandırmıştır. Bu durum ATATÜRK’ün üstün zekası tarih şuuru içinde olgunlaşmış bulunan sağlam fıkır yapısından ve ilen görüş kaynaklanmaktadır. Cumhuriyeti genç nesillere emanet ederken söylediği“Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın eş ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir” cümlesi, ondaki bütün bir geçmişi veciz bir şekilde ortaya koyabilecek bir düşünce genişliğinin varlığını ç etmektedir. ATATÜRK, Türk milletinin dünya üzerinde varlığını sürdürebilmesini m birliğin ve milli şuurun kaybedilmemesinde bulur Büyük Önder, Türk milletinin güçlü, ve istikrarlı yaşayabilmesi için devletin tamamıyla milli bir siyaset izlemesi devletin iç teşkilatına tam olarak uyması gerektiğini önemle vurgulamıştır. ATATÜRK siyaset ifadesinden kastettiği onun “Yurtta barış dünyada barış” sözlerinde Yani milli sınırlar içinde kendi gücünüze dayanarak varlığımızı korumak millet memleketin gerçek saadet ve refahına çalışmak, çocuklarımızı ve gençlerimizi yetiştir onlara milli? şuurlarını ve belleklerini yok etmeye çalışan fikirlere karşı mucad etmenin gereğini öğretmek, milletimizi uzun emeller peşinde koşturup yorarak zarara sokmamak ve medeni dünyadan karşılıklı dostluk beklemektir. Sonuç olarak, ATATURK’un ileri görüşlülüğüyle pekiştirdiği ve günümüz Türkiye’si de birçok dünya devletine şık tutacak olan sözlerine baktığımızda, Önder, bir milletin başarısının, mutlaka bütün milli güçlerin aynı yönde oluşması ile olduğunu, kendilerinin elde ettikleri başarının, özellikle de son zaferlerin, milletin kendi mılli benliğinin farkına vararak güç birliği etmesinden ve ortak hareket etme kaynaklandığını vurgulamış, Türk milletinin eğer aynı başarı ve zaferleri gelecektş4ş tekrarlamak istiyorsa milli birlik ve beraberlik esasına dayanıp yürümesi gerektiğini, başa ancak bu şekilde kazanilabıleceğıni tavsiye etmiştir Ulu Önder Mustafa Kemal ATATURK’un kendi ifadesiyle, “Bu dünyadan göçerek Türk milletine veda edeceklerin çocuklar kendinden sonra yaşayacaklara, son sözü bu olmalıdır: ‘Benim Türk milletine, 9 Cumhuriyeti’ne ... yönelik ödevlerim bitmemiştir, siz onları tamamlayacaksınız: si sonrakilere benim sözümü yineleyiniz. Bu sözler bir kişinin değil, Türk milleti duygusunun anlatımıdır. Bunu her Türk İmparola gibi kendinden sonrakilere kesintisiz yineleyerek son nefesini verecektir:; Her T son nefesi, Türk milletinin nefesinin sönmeyeceğini, onun onsuz olduğunu göstermecidir. Yüksek Türk, senin için yüksekliğin sınırı yoktur İşte parola budur”
Zeynep Gülin Öngör Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Tarih Öğretmeni Halil İbrahim Sarı, günün anlam ve önemini anlatan konuşmayı yaptı. Halil İbrahim Sarı,;" Kıymetli Akhisarlılar ve Sevgili Öğrenciler Türk ulusunu bağımsızlığa kavuşturan, onu çağdaş uygarlığın ayrılmaz bir parçası gören ve çağdaş uygarlık düzeyine çıkaran, adı ve eserleri sonsuza kadar yaşayacak olan, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü ölümünün 79. yılında tazim ve rahmetle anıyoruz. Büyük insanlar ölümsüzlüğe göç ederken etkileriyle, davramşiarıyla fikir ve idealleri ile ölümsüz olurlar.10 Kasımlar Atatürk’ün bize bıraktığı eserlerin zenginleştirilmesine ve yeni nesillere daha iyi anlatılmasına vesile olmaktadır. 10 Kasımların Atatürk’ün 57 yıllık hayatını, mücadelesini, milletimize kazandırdıkları ve kazandırmak istediklerini doğru anlama bakımından önemi büyüktür. Uygarlık yolunda ilerlediğimiz 21. YY’da ileriyi görebilen ve daha ileriye gitmeyi amaçlayan, yeni nesiller yetiştirmek, Mustafa Kemal gibi düşünebilmenin ilk adımıdır. Bu adımı atarken, yeni neslin geçmişini iyi bilmesi ve özümsemesi gerekmektedir. Bunun içindir ki her feıt üzerine düşen sorumluluğun bilincinde olmalıdır. Mustafa Kemal Atatürk, savaşlardaki başarılarıyla büyük asker, yönetimiyle büyük bir devlet adamı; görüşlerindeki sağlamlık, doğruluk, geçerlilik, uluslar arası ilişkilerde güvenirlik, barış ve insan severlik değerleri ile de evrensel bir kişidir. Ayni çağda yaşayan, gerek kendi milletleri, gerekse dünya için endişe ve korku kaynağı olan bazı liderler, bugün ya unutulmuş ya da kötü miraslarıyla anılır olmuştur. Atatürk ise, sevgi ve saygı uyandırarak, Türk milletini, çağ ile tanıştırmaya gayret edip varlığını teminat altına almaya yönelmiştir. Böyle bir dünyada o yabancı bir gazetecinin sorusuna ‘Ben kalpleri kırarak değil, kazanarak hükmetmek isterim.” diye cevap vermiştir. Yalnız 10 Kasım’da değil, düşünce ufkumuzda, Atatürk’ün mücadele az sorumluluklar ve gösterdiği hedefler tekrar tekrar konuşulmalıdır. Ülkemizin en zor anında bile düşünüp ortaya koyduğu milli hedeflerin hatırlanması, bu tür çabaların anlam ve değerinin çok iyi bilinmesi gerekmektedir. Atatürk’ün gösterdiği yolda ilerleyebilmek yani çağdaş medeniyeti yakalayıp aşabilmek, kendimizi çağdaş dönüşümlere göre yenileyebilmek için, mücadelemizi; Mustafa Kemal’in irade gücü, azmi, bağımsızlık aşkı, cesareti, disiplini ve kararlılığıyla gerçekleştirebilmekle mümkündür.
Sevgili Gençler Atatürk gençlere çok güveniyordu Gelecekte ülkenin yönetimini devralacak, geleceğimizi yönlendirecek, uygar ve saygın bir ulus olma bilincini daha da pekiştirecek gençler, Ulu Onder Atatürk’ün İlke ve inkılaplarının ışığında ilerlemektedir
Biliniz ki sizler, Atatürk’ün ilkeleri ışığında, onun çizdiği medeniyet ve çağdaşlık yolunda, hiç yorulmadan yürümekle, ona en büyük hediyeyi vermiş olacaksınız. Biliyorum ki sizler; Atatürk’ün ümit ettiği 0 gençliksiniz. O’nun izinden ayrılmadan, ülkemizi her alanda başarıdan başarıya koşturacak olan sizlersiniz.
Sevgili Gençler; Atatürk’ü anlamak ve fikirlerini yol edinip çok çalışmak, ona duyulan saygı ve sevginin anlatılmasında son nokta olacaktır. Ufkunuzu geniş, hedefinizi büyük tutarsanız ancak o zaman O’nun hedeflerini gerçekleştirebilirsiniz. Atatürk gençliği bunu yapabilecek güç ve kabiliyete sahiptir. En büyük eseri olarak Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Atatürk, çağını aşıp gelecek çağlara da ışık tutan bir insandır. “Savaşta Türkiye’yi kurtaran, savaştan sonra da Türk milletini yeniden yücelten” bir önderdir. Atatürk Türkiye Cumhuriyeti’nin sonsuza kadar yaşatılmasını hedeflemiştir.Bu inancını” Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır.Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar olacaktır ““sözleriyle ifade etmiştir.
Çağın Lideri,yapıcı ve kurucu Atatürk,kalplerde ve gönüllerde olduğu kadar kafalarda yaşayan Atatürk’tür. İnsanlığa sevgi,insanlığa saygı,insanlığı bir bütün olarak değerlendirmek onun bağımsız ve insancıl politikasının özüdür. “Atatürk gibi insanlar, bir kuşak için doğmadıkları gibi bir devre için de doğmazlar. Onlar önderlikleriyle yüzyıllarca milletlerinin tarihinde hüküm sürecek insanlardır”. “Asırların pek nadir olarak yetiştirdiği dahi” lerden olan Atatürk’ü, hayata veda edişinin 79. yılında rahmet ve şükranla anıyor, aziz hatırası önünde saygıyla eğiliyoruz" dedi.
Akhisar Zeynep Gülin Öngör Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinin 52 öğrencisi tarafından hazırlanan Atatürk Oratoryosu solunu dolduran izleyiciler tarafından ayakta alkışladılar. Atatürk'ün Edebiyata İntikalini 79. yıl dönümü için hazırlanmış program töreni sona erdi. Törenin sona ermesinden sonra protokol,10 Kasım programını hazırlayan Akhisar Zeynep Gülin Öngör Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdürü Nazan Bahar, Öğretmenler ve öğrencileri sahnede tebrik ettiler.