Aile Hekimi Muayeneleri İçin Hastaların Muayene Ücreti Ödemesi ve Yazılan Her Kutu İlaç İçin 3 TL Ek Ücret Ödenmesine İlişkin Hazırlanan Kanun Tasarısı Hakkında CHP Manisa Milletvekili Ecz. Özgür ÖZEL’in Basın Açıklaması

Halk sağlığını bütçenin sağlığına tercih eden hükümet hastalara açıkça “paran yoksa öl!” diyor.

Değerli Basın Mensupları,

İki aydır temel sağlık hizmeti olarak tanımladığımız ve ülkemizde birinci basamak sağlık hizmeti olarak sunulan Aile Hekimliği muayeneleri için, reçete üzerinden ücret alınacağı, mevcut muayene ücretlerinin artırılacağı, dozları bilimsel esaslara göre belirlenmiş ilaç kutularının küçültüleceği yönlü açıklamalar yapılmaktaydı. Her şeyden önce, bu açıklamaların, konunun tek yetkili ağzı olması gereken Sağlık Bakanı tarafından değil, Ekonomi Koordinasyon Kurulu Başkanı tarafından yapılmasını hayretle izledik. Bu durum bile halk sağlığını korumak ve geliştirmek amacıyla değil, sadece bütçeyi denkleştirmek için ve salt tasarruf yapmak adına hareket edildiğini göstermektedir. Hükümet 35 milyar lirayı aşan sağlık harcamalarını azaltmak için akılcı sağlık politikalarını ve akılcı ilaç kullanımını ön plana çıkarmak yerine doğrudan ve konuyla uzaktan yakından ilgisi olmayan bir Bakan konuya ilişkin açıklamalar yapmış ve süreci başlatmıştır. Sonuçta halk sağlığı bütçenin sağlığına kurban edilmiştir.

Sağlık alanı sağlık profesyonellerinin, sağlık mesleğine mensup kişilerin, sağlık alanında çalışan bilim insanlarının değerlendirmeleri ve çalışmaları ile yönetilmelidir. Akılcı olan, doğru olan yöntem budur. Ancak hükümet olması gerekenin dışına çıkmakta, görev ve yetki alanlarını birbirine karıştırmaktadır.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nca hazırlanmış ve Sayın Başbakan’ın imzası ile “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” TBMM Başkanlığı’na sunulmuştur. Bu kanun teklifine göre hastalarımız Aile Hekimi muayeneleri için en az 2 TL katılım payı ödeyeceklerdir. Bu tutara ilaveten eczaneden ilaç aldıklarında, bugün ödedikleri ücretlere ek olarak, her bir kutu ilaç için kutu başına 3 TL’lik bir ödeme daha yapmak zorunda kalacaklardır.

Örneğin; sadece 4 kalem ve 6 adet ilaç yazılan bir aile hekimi reçetesi için bugüne göre 20 TL (2+6x3) fazla ödeme yapmak zorunda kalacaklardır. Bu reçetede 10 kutu ampul bulunması durumunda ödenecek tutar 50 TL’yi aşabilecektir. Düzenli olarak çok sayıda ilaç kullanması gereken hastalarımız için ise durum çok daha trajik bir hal alacaktır.

Değerli Basın Mensupları;

Danıştay daha önce bu gibi sağlık hizmetlerinin paralı hale getirilmesi yönündeki girişimleri Anayasa’mıza aykırı bularak iptal etmiştir. Ücretsiz olan ve olması gereken birinci basamak sağlık hizmetlerini ücretli hale getirmek, hem açık bir Anayasa ihlalidir, hem de yoksul vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden yararlanamayacağı ve ilaca erişemeyecekleri günlerin kapıda olduğu anlamına gelmektedir.

İlaç katılım payı ve muayene ücretleri dünya uygulamalarında hastayı maliyete ortak etmek niyetiyle değil, tedavi ve ilaç harcamaları ile akılcı ilaç kullanımı noktasında farkındalık yaratma amacıyla kullanılan yöntemlerdir.  Oysa AKP hükümetleri ilaç katkı payı ve muayene ücreti uygulamalarını adeta sisteme birer finans kaynağı olarak görmüş, cepten ödemeleri arttırmakta bir araç olarak kullanmıştır. 2005’te 70 kuruşlarla başlayan muayene ücretleri nihayet 15 TL ye kadar çıkmıştır. AKP öncesi dönemde sadece ilaç katkı payı ödeyen hastalar, şimdi ilaçlarını alabilmek için 3 tanesi eczanede, biri hastanede, ikisi ise maaşlarından olmak üzere 6 farklı çeşit ödeme yapmakta ve bu tutar ilaçlarının toplam maliyetinin ortalama % 40’ını aşmaktadır. Şimdi de hastalarımız birinci basamak içinde muayene ücreti ve her kutu başına para uygulamalarıyla yeni bir cepten ödeme sistemiyle daha karşı karşıyadırlar. Yapılan bu son düzenlemeler sağlığı iyiden iyiye paralı hale getirmiş açıkça ilaçların parasını doğrudan hastaya ödeten bir sistemi dayatmıştır.

Muayene ücretlerinin kaldırılması ve halkımıza eşit ve ücretsiz sağlık hizmeti sunmamız gerekirken, bir de birinci basamak sağlık hizmetlerinin paralı hale getirilmesi Sağlıkta Dönüşüm denilen ve aslında ticarileşme süreci olan bu döngünün katlanarak arttığının açık bir kanıtıdır. Bu tasarının insan sağlığına yönelttiği tehdit aşikardır ve tüm bu nedenlerden dolayı kanunlaşması, insanlarımıza göz göre göre “paran yoksa öl!” demek anlamına gelecektir. Hükümetin sağlıkta harcamaları azaltmak için gündeme getirdiği önerilerin Anayasa ve kanunlara aykırılığını siz basın mensuplarımızın ve kamuoyunun bilgilerine sunarım.

-----

-----