15 Temmuz hain darbe girişiminin ikinci yılında Memur-Sen Akhisar Temsilciliği bir basın açıklaması yaptı.
Memur-Sen’den 15 Temmuz mesajı
15 Temmuz, tarihten aldığı güçle medeniyet ve gönül coğrafyamızın umudu olan, tüm Müslümanları kardeşlik hukukuyla gözetmeye çalışan, adalet duygusuyla dünya mazlumlarının hakkını arama gayreti gösteren, emperyalizme yüksek sesle itiraz eden ülkemize karşı siyonist ve emperyalistlerin içerideki ırgatları ve mankurtlarıyla birlikte kalkıştıkları kanlı işgal girişimidir. Bu haince planlanmış kanlı kakışmaya karşı milletimiz inancını imkân, vatanını namusu için miğfer ve özgürlüğünü vazgeçilmez meşale olarak görmüş, destansı direnişiyle darbecileri yerle yeksan etmiş, ülkemiz topyekûn dirilişe geçmiştir. Tarih boyunca cesareti, direnişi ve istiklale meftun duruşuyla örnek, tüm unsurlarıyla bir ve kardeş oluşuyla asla esaret altına alınamayan bu millet, istiklal ve istikbal ısrarını, ezanın aslında bir özgürlük çağrısı olduğu haykırışını, tarihten esen rüzgârlarla dalgalandırdığı bayrağını savunmaktan hiçbir surette çekinmeyeceğini geçmişten aldığı şuurla bir kez daha dosta düşmana göstermiş, bu toprakları yurt bellemenin bedelini şehit ve gazi olarak yine ödemiş, kutsal değerleri için kendini feda etmenin ilahi mükâfatına her zaman iman etmiştir. 15 Temmuz, Malazgirt’ten Mohaç’a, Çanakkale’ye kadar asla teslim alınamayan, köle edilemeyen özgür ruhun güncellenen canlı ve fiili deklarasyonudur. Bu tarih, istiklal ve istikbalimizi muhafaza ederek ülke ve millet bütünlüğümüzü geleceğe taşıma iddiamızın zamanın hafızasına bir kez daha perçinlenmesidir. 15 Temmuz, vatan sevgisi ve bağımsızlıkla kaynaşmış imanı için yaşayan bu şanlı millete vurulmak istenen esaret kelepçesinin bir kez daha paramparça edildiği tarihtir; şehit kanlarıyla İslâm vatanı yapılmış bu coğrafyaların işgal edilemeyeceğinin tescili, hür yaşamış, hür yaşayacak milletimizin zaferle sonuçlanmış yeni kurtuluş mücadelesidir. 15 Temmuz, kirli amaçları için dini bile istismar edecek düzeyde alçalan içerideki işbirlikçilerin, akıl donduran hile ve hıyanetleri karşısında ferasetiyle diri ve uyanık kalan bir milletin alesta gücüdür. 15 Temmuz, kanlı bir darbe girişimiyle başlayan işgal denemesidir. İşgal girişiminin, devletin her kademesinde örgütlenmiş paralel yapısıyla kök salmış olması, karşı koyduğumuz tehlikenin derinlik ve büyüklüğünü anlamak için yeterlidir. On yıllar boyu insanımızın maneviyat ve yardım duygularını istismar eden FETÖ, her türlü yolu kullanarak devletin hücrelerine kadar sızmış, başta eğitim, yargı ve güvenlik olmak üzere, devletin bütün imkânlarını kendi hain planları için kullanmıştır. Bu ihanet şebekesi, siyonist emperyalistlere ‘hizmet’ ederek millî varlığımızı yok etmeyi amaçlayan kalkışmada aktif rol üstlenmiştir. Küresel şeytanî odaklar, 15 Temmuz darbe girişimiyle, Orta Doğu ve İslâm dünyasındaki hâkimiyetlerine engel olan Türkiye’yi, FETÖ aracılığı ile ele geçirme, içine girilecek kaotik süreçte çıkaracakları iç savaşla ülkeyi bölme, dış müdahalelere açık hâle getirme, varlığımızı bütünüyle tarihten silme planıyla kanlı bir oyun sahneye koymuşlardır. Milletimiz, derin basireti ve hikmetiyle tehlikeyi anında görmüş, vatanın söz konusu olduğu bir durumda yaşamayı bile teferruat bilerek uçak ve helikopterlerle havadan bombalanan, zırhlı araçlarla, tanklarla tutulmuş sokaklara çıkmış, bendini yıkıp taşan sel gibi caddelere, alanlara akmış, adeta tek bir yumruk olup işgalci darbecilerin tepesine inmiştir. Üstten bomba ve roket atan uçaklara, tanklara, makineli tüfek mermilerinin karşısına, istiklal harbindeki, Çanakkale savaşındaki ruhla çıkmış ve o karanlık geceyi zalimlere cehennem etmiştir. Gece boyu canı ile kanı ile direnerek 2 binin üzerinde yaralı, 250 şehit veren milletimize o gece ilahi bir lütuf olarak geleceği ifade eden açık bir gök; sabahında, cesareti gösteren parlak bir güneş; sonrasında, mükâfatı müjdeleyen bembeyaz bir ufuk armağan edilmiştir. Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olarak, istiklal ve istikbalimizin açık bir saldırıya uğradığı o gece, hiç tereddüt etmeden, sağımıza solumuza bakmadan, bahane ve gerekçe üretmeden, başka hiçbir hesap yapmadan alanlara indik. Milletimiz için, onurumuz, irademiz, özgürlüğümüz, çalışma hayatının geleceği ve güvencesi için karanlığın ve tankların karşısına çıktık. Her zamanki gibi milletten yana, zalimlere karşı olduk. O gece, hepimiz ülkemizin baştan sona direniş hattı olan her karışında, her noktasında millete ve medeniyetimize bağlılığımızın samimi gereğini ve görevini yerine getirdik. O gece, koca bir millet ve gönülleri bizimle olan bütün ümmet, kalplerindeki ışığın aydınlığıyla karanlığın üstüne üstüne yürüdü. Vurulanlarımızın kimi şehit kimi gazi oldu. Aralarında üyelerimizin de bulunduğu tüm şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz. Onlar, uhrevi hayatın kazançlarını menzil edindiğimiz bu yolda, bizleri nesilden nesile aydınlatacak ölümsüz meşalelerimizdir. Gazilerimize de minnet ve şükranlarımızı sunuyoruz. Milletimiz, tankları durduran kararlılıkla, bütün şehirlerin meydanlarında kesintisiz bir ay, gece gündüz demokrasi ve kardeşlik nöbeti tutarak, ülkemiz üzerinde operasyon yapmak isteyenlere çok kararlı ve açık bir mesaj vermiştir. Özgürlük ve vatan sevgisi bizde gelip geçici bir duygu değil, kalıcı, sürekli bir değerdir. Bizce, dize getirilmek istenen Türkiye, tarihsel direnişini gerçek bir dirilişe dönüştürerek Yeni Türkiye’nin geri dönüşsüz yolculuğuna başlamıştır. Millet olarak yeni ufuklara yönelen yeni kutlu yolun ve yürüyüşün ilk gerçek çıkışı mayalanan bu yeni ruhla olmuştur. Türkiye kendisi için kurgulanan karanlık bir dünyadan aydınlık bir gelecek yontmayı bilmiştir. İhanete ve cehalete geçit vermediğimiz her durumda, ufkumuz, olanca aydınlığıyla daha da genişleyecektir. 15 Temmuz, şahsi veya aktüel etkilerden yalıtılarak tarihimizin bir hesaplaşma noktası olarak görülmelidir. 15 Temmuz, dış bağlantıları ile yüzyıl süren vesayet rejimine karşı milletimizin kazanımıdır. Kazanımların akim kalmaması için dirilişe evrilen 15 Temmuz direniş ruhunun canlı, sürekli kılınması gerekir. 15 Temmuz’da kendini büyük bir direnç, karşı konulmaz bir cesaret ve muhkem bir sadakat olarak gösteren bu ruh, tarihte bir anı olarak kalmamalı, bir ruh olarak tüm ülkeyi sarmalı, bir bilinç olarak her fertte yaşatılmalıdır. 15 Temmuz’u hazırlayan veya 15 Temmuz’a getiren sebepler iyi anlaşılmalı, sosyal ve siyasi yönleriyle iyi analiz edilmelidir. FETÖ ihanet şebekesinin örgütlenmesinin ana zeminini eğitimin imkânlarını kullanarak yapmış olmasından ders çıkarmak, bizim için son derece hayatî bir öneme sahiptir. Vatan sevgisi, millî duygular ve insanî değerler noktasında örnek insan yetiştirmesi gereken eğitim sistemimiz, güdümüne girdiği odaklardan aldığı emirle göz kırpmadan vatanına, milletine ihanet edebilen tiplerin çıkmasına müsait olabiliyorsa, sistemin zaaflarının tespit ve tadil edilmesine, vakit geçirilmeden de tahkim edilmesine büyük ihtiyaç vardır. 15 Temmuz, merkeze eğitimi alarak topyekûn yeniden yapılanma faaliyetlerini de içerecek tarzda derin bir bilince, değere dönüştürülmelidir ve bu değer hepimizindir, vatanını seven herkesindir. Bu konu ve buna dair duyarlılık, asla belli kesimlerin eline veya inisiyatifine bırakılamaz, bırakılmamalıdır. O bütün bir milletin ortak sınavı ve başarısı olmuştur. 15 Temmuz, tarih ve irfan köklerinden beslenen yüksek bir ruhun, özgür iradenin, derin bir bilincin şahlanışı, özgürlük ve istiklal aşkıyla engellenemez atılımıdır. 15 Temmuz, hepimizin değeri, ana istikameti, yönü; hür yaşamış, hür yaşayacak bir milletin yenilenen ruhu ve heyecanıdır. Bu bilinç ve duygularla tüm milletimizin 15 Temmuz Demokrasi ve Millî Birlik Günü’nü tebrik ediyoruz.