Chp Manisa Milletvekili Ecz. Özgür Özel’in 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı/ Madde 13 Hakkında Chp Grubu Adına Yapmış Olduğu Konuşma
Chp Manisa Milletvekili Ecz. Özgür Özel’in 2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı/ Madde 13 Hakkında Chp Grubu Adına Yapmış Olduğu Konuşma...
Sayın Başkan,
2012 Yılı Merkezi Yönetim Bütçesi Kanunu Tasarısı’nın 13. Maddesi ile ilgili grubum adına söz almış bulunuyorum.
Yüce meclisi saygı ile selamlarım.
Bu bütçeyi 2 haftadır Genel Kurulda, neredeyse 2 aydır da ilgili Plan Bütçe komisyonunda tartışıyoruz.
Plan Bütçe Komisyonunda özellikle sosyal güvenlik ve sağlık bütçeleri görüşülürken ilgili Bakanlara da anlattım.
Bir hikaye var;
Adamın biri sormuş;
Hocam, hani senin anlattığın hikayedeHz. İsa’nın sopayla ikiye ayırdığı derenin adı neydi?
Hoca cevap vermiş:
E, be evladım, Neresini düzelteyim. Bi kere İsa değil- Musa, sopa değil-asa, dere-değil Kızıldeniz.
Biz bu bütçenin, biz bu sosyal güvenlik bütçesinin, sağlık bütçesinin neresini düzeltelim?
İşte bu bütçe ile ilgili yapılacak eleştirilerde de böyle bir açmazımız var. Ama yine de biz eleştirilerimizi söylemeye devam edeceğiz.
Gerçi sizin düzeltmeye, doğruları dinlemeye, muhalefetin eleştirilerinden faydalanmaya niyetiniz olsaydı,bunu 5510 sayılı Kanun, yani Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası kanunu çıkarken yapardınız.
Size söyledik; CHP söyledi, meslek odaları söyledi, meslek birlikleri söyledi, sendikalar söyledi, bu sistemin finansmanını sadece prime dayalı kurmayın. Yürütemezsiniz dediler.
Ne dediler. Bu sistemi prime dayalı olarak kurarsınız, bu sistem yürümez, bir yerde tıkanır çöker dediler. Doğrusu vergilerden finanse edilmesidir dediler.
Dinlemediniz, inat ettiniz, prime dayalı finansman sistemi kurdunuz.
Yani siz primlerle finanse edelim derken, Sosyal güvenliğin kasasına, dükkânını siftahsız kapatan Bağ-Kur’lu esnaf, açlık sınırının altında yaşayan asgari ücretli, emekliler, her biri birer yoksul olan memur, işçi, çiftçizaten maaşlarından alınan vergilere ilaveten prim ödesinler dediniz.
Oysa size önerilen sistem neydi, biz ne dedik?
Vergilerden alın.
Yani, üretim yapan, para kazanıp kar eden herkesin, siz icraat yapasınız diye, siz sağlık götüresiniz diye, siz sosyal güvenliği finanse edesiniz diye verdiği vergilerden karşılansın dedik.
Siz bunu istemediniz, patronun eli cebine gitmesin, asgari ücretli, işçi finanse etsin dediniz.
Ama siz önerdiğimiz mantıktan zaten çok uzak bir yerdeydiniz ve nitekim primle sistem diye tutturdunuz.
Hesaplandı, hiç olmazsa yarı yarıya karma bir sistem önerildi. Bunu da reddettiniz.
Ne oldu şimdi? Sosyal Güvenlik Kurumunun Bütçesi yarı yarıya açık veriyor. Ne yapmış oluyorsunuz, başta size doğruyu söyleyen herkesin lafına gelmiş oluyorsunuz. Bu açığı hazineden kapatıyorsunuz, sonra da dönüyorsunuz bunun adına da kara delik diyorsunuz.
Şimdi bakın, Sağlık Bakanı çıkacak, Başbakan çıkacak
Vatandaşın doktora gitme sıklığını 2’den 8’e çıkardık diyecek,
Yeşil Kart diyecek…
İstediğin yerden ilacını alıyorsun, İstediğin hastaneye gidiyorsun diyecek. Bunlarla övünecek.
Sonra da çıkıp başta prim diye tutturduğun sitem yarı yarıya açık veriyor diye buna KARA DELİK diyecek.
Bir de, biz oyların %15’ini sağlıktan, sosyal güvenlikten aldık diyeceksiniz, utanmadan da kara delik edebiyatı yapacaksınız.
Oylarla karşılığını alacaksınız ancak bu sitemin bedelini ödemeyeceksiniz, utanmadan buna kara delik diyeceksiniz. Kara delik edebiyatı yapacaksınız…Yok öyle yağma…! Dedirttirmeyiz…
Sonra da vatandaşa ödettireceksin bu deliğin bedelini.
Yarın bir gün zaten bu kara deliği kapatmak için bir şey önereceksiniz. Bir gün Sayın Bakan çıkacak ve diyecek ki arkadaşlar sigortacılık devletin yapacağı iş değil, bunu özelleştirmemiz lazım. Bu kürsülerden, Sosyal Güvenlik Sistemini uluslararası reasürans şirketlerine, uluslararası sigorta şirketlerine devredilmesini ve bu kara deliklerin kapatılmasını bu Meclise getireceksiniz.
Bu kötü bir şey ya, bundan hep beraber kurtulmamız gerekiyor ya, bu kara deliği varsın yabancı sigorta şirketleri kapatsın diyeceksiniz.
Getirmeyeceğiz mi diyorsunuz?
Geçmişte bunları yapacaksınız dediğimiz her şeye, yok hiçbir zaman onu yapmayacağız dediniz, sonra teker teker yaptınız
Siz aile hekiminden ücret almayacağız da dediniz,
Siz aile hekimlerine doktorlara tanınan o yüksek maaşlar zaman içinde gidecek bunlar gerçek paralar değil dediğimizde, onu da yapmayacağız demiştiniz…
Siz, hastanın cebinden çıkacak paralar artacak dedik, onu da yapmayacağız dediniz…
Yeni katılım payları getirirsiniz dedik, onu da yapmayacağız dediniz…
Siz gelmeden önce bir hastanın ilacına ulaşabilmek için ödemesi gereken para;
Raporlu için %0, emekli için %10, çalışan için %20,yani ağırlıklı ortalama %12 ilaç katılım payı vardı.
Şimdi bugün;
İlaç katılım payı
Reçete katılım payı
Muayene katılım payı
İlaç fiyat farkı
4 tanesi eczanede, 2 tanesi maaştan, 1 tanesi hastanede vatandaş 7 kalem parası alıyorsunuz insanların cebinden.
Ve ödedikleri para aldıkları ilacın %40’ına geldi.
Siz çıraklık dönemine başladığınızda %12 para çıkıyordu vatandaşın cebinden, kalfalıkta %40 yaptınız, şimdi ustalık dönemindesiniz ya, tam usta işi bir teklifle karşımızdasınız.
20 gün önce bütçe aşılıyor deyip, kara delik büyüdü deyip, ilaç firmalarına anlaşmadan emri vaki ıskonto koydunuz.
İlaç firmaları mutabakatımız yok vermeyiz dedi.
Hükümetinizin yönettiği ve bütün Bakanlarının altında imzası olan devlet İlaç Fiyat Kararnamesini tanımadı. İlaç firmaları sizinle bilek güreşi yaptı. Arada eczacılar kaldı. Onlar vermedi, siz eczacıdan ıskontoyu aldınız. 20 gün boyunca eczacıyı ezdirdiniz. Dev ilaç firmalarından alamadığınızı onlardan aldınız.
Hemen o gün uyardım. 15 gün sonra ilaç krizi çıkar, kanser hastası, şeker hastası, tansiyon hastası mağdur olur, hastalar insulin bulamaz dedim. O gün dinletemedim. 15 gün sonra ilaç krizi diye gazetelere manşet oldunuz.
İlaç sanayinin bileğini bükemediniz, şimdi onların ıskontosunu geri veriyorsunuz. Aynı gün meclise bir tasarı sevk ettiniz. Dünya devi, çok uluslu yüz milyar dolar bütçeli şirketlerden alamadığınız parayı 700 lira emekli maaşı alan Ayşe teyzeden alacak bir tasarı ile karşımıza geldiniz.
O Tasarı;
Her aile hekimi muayenesinden 2 lira almak ve hastaların her kalem ilacı için kutu başına 3 TL ilave para almayı öngörüyor.
Bakın bu ne demek açıkça izah edeyim;
Manisa’nın Hacıhaliller köyünden Sadriye Teyze ilaçlarını almaya gidince daha önce verdiği bütün paraları verecek, aile hekimi 4 kutu ilaç yazdıysa üstüne 14 lira daha verecek. Şimdi 8 lira ödüyorsa bu sizin teklifiniz geçerse 20 lira ödeyecek. Şimdi 14 lira ödeyen bu tasarı kanunlaştığında 30 lira verecek.
Ya da Abdullah amca Manisa Devlet Hastanesine gidip doktor ona tanesi 1 lira olan idrar yolları antibiyotik iğnesinden 10 kutu yazınca toplam 39 lira cebinden para ödeyecek. El insaf…El insaf!
Dedim ya siz çırakken %12, kalfalıkta %40, bu böyle yasalaşırsa ustalık döneminizde %70 e çıkacak cepten ödemeler.
Yani bir hasta sabah doktora çıkıp akşam ilacı ile eve dönerken ilaç parasının %70 ini ödemiş olarak gelecek. 20 liralık reçeteye siz çırakken 4 lira, kalfalıkta 8 lira, ustalıkta 15 lira ödeyecek vatandaş.
Bakın sevgili ustalarım,
Bu beğenmediğiniz, dinlemediğiniz, milletvekillerini hapislerde tuttuğunuz muhalefet var ya, dün bumuhalefet, Plan Bütçe Komisyonunda bu sizin gözünü para bürümüş bürokratlarınızın her bir kalem başına 3 lira hastadan para alacak tasarınıza direndi. Bağıra çağıra yalvara yakara, bu tasarıyı alt komisyona gönderdik.
Bu beğenmediğiniz muhalefet olmasaydı, o sevk olmasaydı, dün sizin dediğiniz gibi bu tasarı geçseydi, o her iki hastadan birinden %50 oy almakla övündüğünüz milli iradenin elinden sizi kimse kurtaramazdı.
Çoğunluğunuz var, hodri meydan! Kaldırın indirin elleri, geçirin teklifinizi. Ama iddia ediyorum, her bir kutu başına almayı planladığınız o 3 lirayı bu Meclisten geçiremeyeceksiniz.
Biz Ayşe teyze, Fatma teyze her bir ilaç kutusu için 3 lira vermesin diye direniyoruz. Direnmeye de devam edeceğiz.
Biz CHP olarak karşınızdayız. Meslek Odaları, Meslek Birlikleri, Sendikalar, Türk-İş Hak-İş olmaz diyor, ama siz diyorsunuz ki bu iş olacak…
Bu akla şunu getiriyor
Temel bir gün otobanda ters şeride girmiş. Anons yapılıyor. “Dikkat dikkat bir sürücü ters şeride girmiştir”. Temel demiş ki; “kaç bir tane, binlerce geliyor binlerce.” Herkes karşınızda ve siz herkesin yanlış yolda olduğunu söylüyorsunuz. Acaba otobanda ters şeritte giden sizler olmayasınız?
Bu bütçeye, hem 13. Maddesine, hem de bütçenin geneline,
İçinde işçi, emekli, memur, çiftçi, köylü olmadığı için oy vermeyeceğiz.
Bu bütçeye,
Açlık sınırının altındaki asgari ücretlerinin hakkı için
Her biri yoksul birer aile olan memur ailelerinin hakkı için
İntibak yasası diye inim inim inlettiğiniz emeklilerin hakkı için
Söz veripde atamadığınız 44 bin öğretmenin hakkı için
4/B’lilerin 4/C’lilerin ve bütün taşeron işçilerin hakkı için
20 bin diş hekiminin, 30 bin eczacının, 80 bin eczane çalışanının hakkı için
Yüz binlerce, her gün hastanelerde yumruklattığınız, performans diye birbiri ile yarıştırdığınız tüm sağlık emekçilerinin hakkı için
HAYIR DİYECEĞİZ!
İçinde insan olan
İçinde umut olan
Toprak kokan
İçinin alın teri kokan
Hak olan
Adalet olan
Doğruluk olan
Sayın Bakan,
Öyle lafta değil, GERÇETEN SAMİMİ OLAN, rakamları ile, tasarrufu ile, yatırımı ile, politikası, planı ile SAMİMİ OLAN
Bir bütçe hazırlanıncaya kadar, yapacağız bütçelere, her bir maddesine teker teker ve BÜYÜK BİR GURURLA HAYIR DİYECEĞİZ.
Genel Kurulu saygı ile selamlıyorum.
---
---