Reyhanlı İçin Yastayız, Barış İçin Ayaktayız!
Eğitim-Sen Akhisar Temsilcisi Ramazan Dede,Reyhanlı’da Yaşanan Bombalı Saldırıyı basın açıklaması yaparak kınadı.
Basın Açıklamsını Ramazan Dede Okudu.
Ramazan Dede" Reyhanlı’da Yaşanan Bombalı Saldırı, AKP’nin Emperyalizme Taşeronluk Yapmasının Sonucudur!
Yaşananlar, Suriye politikasında dün rüzgar ekenlerin, bugün fırtına biçtiğinin ifadesidir. Türkiye`nin Suriye`ye yönelik olarak üstlendiği taşeronluk rolü, bölgedeki etnik ve mezhepsel ayrışmaya paralel olarak Türkiye`de de benzer bir karşıtlığı körüklemektedir
AKP`nin Suriye`ye yönelik emperyalist işgal ve dış müdahale girişimlerinin parçası olma iddiası ve ısrarının bedelini başta Reyhanlı halkı olmak üzere, tüm Türkiye en ağır şekilde ödemeye devam etmektedir.
Geçtiğimiz Cumartesi günü Hatay`ın Reyhanlı ilçesinde bomba yüklü iki araç onar dakika aralıkla patlatılmış ve onlarca vatandaşımız hayatını kaybetmiş, yüzlercesi yaralanmıştır. Hükümet yetkilileri ise her zamanki gibi patlamanın kara bulutları daha dağılmadan failleri açıklama yarışına girmişlerdir. Tüm bunlara bir de "ileri demokrasi" örneği "yayın yasağı" eklenince, halkın yalansız, dolansız bilgiye ulaşması engellenmiş ve AKP`nin görmek, duymak istediği kadar olup bitenden haberdar olma zorunluluğu doğmuştur..
Hatay’ın Reyhanlı ilçesi, AKP iktidarının birinci derecede sorumlusu olduğu bir savaş nedeniyle kana bulandı. Bombalı saldırılarda Reyhanlı halkından onlarca kişi öldü, çoğu çocuk yüzlercesi de yaralandı.
Başta patlamada hayatını kaybedenlerin aileleri olmak üzere tüm halkımıza başsağlığı ve yaralılara acil şifalar diliyoruz.
Daha önce Cilvegözü’ nde, Antep’te, Akçakale’de yaşandığı gibi failleri yine tam olarak bilemeyeceğiz ancak sorumluyu biliyoruz.
Akan kanın sorumlusu Suriye’ye yönelik savaş kışkırtıcısı ve emperyalizm işbirlikçisi dış politikasıyla 900 kilometrelik Türkiye-Suriye sınırını çatışma bölgesi haline getiren AKP iktidarıdır.
Sorumluluk AKP iktidarındadır ancak dökülen kan halkındır.
Bugün ülkeyi kan gölüne çeviren gelişmeler, AKP’nin izlediği işbirlikçi politikanın bir sonucudur. ABD emperyalizminin Ortadoğu’da iç savaş güçleri üzerinden sürdürdüğü savaş, bölgede her gün yüzlerce insanın ölümüne neden olurken, bugün de ülkemizde onlarcasının yaşamını kaybetmesine, yüzlercesinin şu an yaralı bir şekilde yaşam mücadelesi vermesine neden olmuştur.
Hatay’dan başlayarak iç savaşın ve silahlı gerici güçlerin askeri üssü haline getirilmekte olan ülkemiz, AKP iktidarı, emperyalizmin güdümünde ve cihadist çetelerle ittifak içerisinde ülkemizi hızla bir felakete doğru sürüklemektedir. Suriye'de olduğu üzere ülkemizde de halkı birbirine düşürmektedir.
Ülkemiz, NATO üsleriyle ve ABD’nin kanlı savaşa hazırlık yaptığı askeri kamplarıyla kuşatılmıştır. ABD’nin yeni saldırı stratejileriyle şekillenen örtülü müdahalenin cephe ülkesi konumuna getirilmiştir.
Gelinen noktada yaşanan felaket, başlangıçta bölgesel güç olma hevesiyle yanıp tutuşan AKP hükümetinin içine düştüğü krizi de gözler önüne sermiştir.
AKP, ABD’nin Suriye’de rejim değişikliğine ilişkin ilerleme kaydedememesi ve iç savaş güçleri üzerindeki denetiminin zayıflamasına bağlı olarak giderek her adımında krizin içine sürüklenmektedir. Davutoğlu’nun ‘stratejik derinlik” dediği politikanın aslında ‘ABD’ye stratejik bağımlılık’ olduğu, atılan her adımda kamuoyu gözünde daha da netleştiği gibi, AKP’nin ülke sınırlarını bile koruyamadığı bir zafiyet gün geçtikçe büyümektedir.
Şimdi AKP, bu krizden ağzından daha da kan damlatarak çıkmaya çalışmaktadır. Reyhanlı’da yaşanan felaketten önce günlerdir Başbakanın dilinden düşmeyen “ABD’nin daha fazla sorumluluk almasını ve daha ileri adımlar atmasını istiyoruz” ifadeleriyle donatılmış savaş çığlıklarının akan onca kandan sonra da dinmediği bugün de açıktır.
Daha açık olan ise, bugüne kadar Suriye halklarının yaşamlarının ve geleceğinin yok edilmesine, yaşadığımız toprakları ABD emperyalizminin kirli üssü haline getirilmesine karşı, başta Hatay’da olmak üzere tüm Türkiye’de sürecin başından itibaren yükselen barış seslerine AKP’nin kulağının her zaman tıkalı olmasıdır.
Suriye'ye dönük her tür müdahaleye son verilerek, Suriye'nin geleceğini Suriye halkı belirlemelidir.
Bizler ; halkın, sokağın barış talebine kulak vermeyenlere inat , sesimizi daha da büyütmeye kararlıyız.
Ülkemizin NATO üsleriyle ve ABD’nin kanlı savaşa hazırlık yaptığı askeri üsleriyle kuşatılmasına;
Emperyalizmin maşası haline gelerek komşularıyla savaşın eşiğine gelmesine;
Kanlı tarihe ortaklık edecek bir ülkeye dönüşmesine asla izin vermeyeceğiz.
Şimdi, savaş çığlıkları atanlara karşı, eşit, özgür, bağımsız, barış içinde bir ülke mücadelesini hep birlikte büyütme zamanıdır !
EŞİT, BAĞIMSIZ, ÖZGÜR, BARIŞ İÇİNDE BİR TÜRKİYE İÇİN,
EMPERYALİZMİ VE İŞBİRLİKÇİLERİNİ ÜLKEMİZDEN KOVALIM!