KEMAL AKSEZGİN SOL REKLAM 1
Zümrüt MobilyaYamaçlar Yapı
GÖZÜPEKTEL
BOŞ REKLAM ALANII
Mestanoğlu
japon iş makinaları
ALTIN SATIR
SAFİR KUYUMCULUK
Akhisar Çeşme Kasabı
ALGİ OTO ELEKTİRİK
HASCANLAR
Zeytinkent Sürücü Kursu
AKM
Akhisar Metronom Radyo İstek Hattı
Akhisar Nöbetçi Eczaneler
Akhisar Sezgin Ticaret
SAĞLAM SÜRÜCÜ KURSU
Akhisar Metronom Haber
Akhisar Motorcu Tonton
SOYDEMİR GRUP
OTO KAR SAĞ TARAF
ÇAĞDAŞ SÜRÜCÜ KURSU
LİSE CAMYamaçlar Yapı

Güncel

Toplu Sözleşme Düzenin İflas Ettiğinin İspatıdır

Toplu Sözleşme Düzenin İflas Ettiğinin İspatıdır

31 Mayıs 2012 Saat: 19:51
Toplu Sözleşme Düzenin İflas Ettiğinin İspatıdır
Toplu Sözleşme Düzenin İflas Ettiğinin İspatıdır
DAYIOĞLU KASABI


Eğitim-Sen, Akhisar İlçe temsilcilik başkanı Ramazan Dede ve yönetim kurulu arkadaşları, Sendika binasında saat 16.30’da Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın “Kürtaj cinayettir, her kürtaj bir Uludere’dir” açıklaması üzerine basın açıklaması yaptı. Basın açıklamasını Eğitim-Sen üyesi Gönül Kızıltaş okudu.

Gönül Kızıltaş okuduğu basın açıklamasının tam metni;

BASINA VE KAMUOYUNA


Geçen haftayı toplumun aydınlık yüzü olan öğretmenleri itibarsızlaştırmakla geçiren Başbakan, şimdi de “Kürtaj cinayettir, her kürtaj bir Uludere’dir.” ve “sezaryenle doğuma karşıyım” buyurdular. Aile bakanı Fatma Şahin Başbakanın sözlerinin bilimsel olduğunu söylüyor, Sağlık Bakanı Akdağ da sezaryene karşı bir eylem planı hazırlıyor.


Kürtajın, kadının kendi bedeni üzerinde söz sahibi olabilmesidir. Yine, annenin fiziksel durumu, kalp, damar hastalıkları, doğum öncesi çocuğun rahatsızlığı, büyüklüğü gibi durumlar sezaryeni de zorunlu kılar. Kürtajın yasaklanması durumunda, açlık sınırının altında, yoksulluğun kol gezdiği ülkemizde bu açlığa ortak binlerce sakat, sağlıksız çocuğun dünyaya gelmesi demektir. Ayrıca kadına karşı şiddet, taciz, tecavüz ve kadın cinayetlerinin en çok arttığı bu iktidar döneminde, kadının tecavüzcüsüyle evlenmesi anlamına da gelir ki, yüzyıllardır direnen ve mücadele veren biz kadınların kabul edebileceği bir şey değildir.

Bununla birlikte Başbakanın “Her kürtaj bir cinayettir ve her kürtaj bir Uludere’dir” sözü savcının takibe alması gereken bir ihbar ve itiraf niteliği de taşımaktadır. Başbakan bir kez daha kadın bedeni üzerinden politika yapmakta ve insanların acılarını malzeme olarak kullanmaktadır. Uludere ‘de yani roboski’de yaşananların devlet tarafından işlenen planlı ve hedefli bir cinayet olduğunu da söylemiş olmaktadır. Sezaryenle doğum, AKP iktidarı döneminde artmış, had safhaya ulaşmıştır. Bundan kadınlar, doktorlar ve sağlık emekçileri sorumlu tutulamaz. Çünkü Sağlıkta özelleştirme, SGSS, ilaca katkı payı, mantar gibi çoğalan özel hastaneler, döner sermaye gibi uygulamalarla sezaryen bir kazanç kapısı haline getirilmiştir. Ayrıca doktorundan hizmetlisine sağlık emekçilerinin emeğinin karşılığını almaması da, bu ve benzeri uygulamaları artırmaktadır. Şimdi devlete düşen görev, kadın bedeni üzerinden kendi yarattıkları sorunları halkın ve emekçilerin suçuymuş gibi yansıtmak değil, bu sorunları ortadan kaldırmaktır. Hemen hemen her gün; bir kadın, bir doktor, bir öğretmen, bir sağlık çalışanı şiddet maruz kalırken; Öğretmen Metin Lokumcunun ölümünü protesto ettiği için Dilşat Aktaş “kız mıdır? Kadın mıdır ?” diye hitap edilip, polisler tarafından kalçası kırılırken,


Ülkemizde zaten 5,5 milyon çocuk gelin varken ve 4+4+4 yasasıyla çocuk gelin olma durumunun önü açılırken Başbakanın her defasında dile getirdiği “En az 3 çocuk” sözleri ve son olarak da kürtajın cinayet olduğunu açıklamaları kadının bedeni üzerindeki baskı mekanizmalarını güçlendirirken aynı zamanda ucuz işgücü yaratmanın temelini ailede; kaynağını ise kadında görüyor. Kadın bedenini değil özel hastanelerinizi, her şeyi sattığınız özel sermayeyi denetleyin, onlara yaptırım uygulayın. Hakem Kurulu’nun Kararı, Grevsiz Toplu Sözleşme Düzenin İflas Ettiğinin İspatıdır!


Onbir üyesinden altısı doğrudan hükümet tarafından atanan Kamu Görevlileri Hakem Kurulu toplu sözleşme kararını açıklamıştır. Geçtiğimiz hafta hükümetin yaptığı yarımşar puanlık artışları referans alan Kurul 2012 yılında kamu emekçilerine %4+%4 zam verilmesini kararlaştırdı. Hükümetin 2013 yılına ilişkin %3+%3 teklifinde ise bir değişiklik yapmadı. Kararın 7’ye 4 alınması ve “yetkili” konfederasyon olmakla övünen Memur Sen’in önerdiği akademisyenin yüzde 4+4’e onay vermesi, kamu emekçileri sendikal hareketi açısından utanç verici bir durumdur. Diğer taraftan başından sonuna antidemokratik ve dayatmacı bir mantıkla gündeme getirilen yasa hazırlığı ve toplusözleşme sürecinde yaşananlar, KESK’in 12 Eylül referandumundan bu yana öne sürdüğü itirazların ne kadar doğru olduğunu göstermiştir. 2012-2013 yıllarını kapsayan toplusözleşme görüşmeleri, kamu emekçilerinin talepleri ile uzaktan yakından ilgisi olmayan bir şekilde gerçekleşmiştir. Türkiye çapında geniş bir katılımla gerçekleştirilen 23 Mayıs grevi, kamu emekçisinin grev hakkının olmadığını iddia edenleri ve grevsiz toplusözleşme getiren 4688 sayılı yasayı mahkûm ederek, grev hakkımıza ilişkin tartışmalara son noktayı koymuştur. KESK olarak, bugüne kadar olduğu gibi, bugünden sonra da, insanca yaşam ve çalışma koşulları mücadelemiz kesintisiz sürecektir. Hakem kurulunun kararı, kamu emekçilerinin haklı taleplerini ve grevli toplu sözleşme mücadelesini daha da güçlendirmesi gerektiğini göstermektedir. KESK ve KESK’e bağlı 11 Sendikamız, bu konuda üzerine düşen her türlü sorumluluğu yerine getirmeye hazırdır. Tüm kamu emekçilerini haklarına, taleplerine ve geleceklerine sahip çıkmaya çağırıyoruz. 23 Mayıs’ta gösterilen kararlılığın, bundan sonraki süreçte daha da güçlendirilerek sürdürülmesi gerekmektedir. Bunun için tüm konfederasyonlara ve sendikalara açık bir çağrıda bulunuyoruz. Gelin, 23 Mayıs’ta ortaya koyduğumuz iradeden ders almayanlara, taleplerimize kulaklarını tıkayarak bizimle alay edenlere gerekli cevabı hep birlikte verelim. Gelin, kamu emekçilerinin genel çıkarlarını temel alan bir noktadan 23 Mayıs’ta ortaya koyduğumuz iradeyi sürdürelim.


Gelin, haklarımızı ve özgürlüklerimizi yok sayanlara kapı kulu değil emekçi olduğumuzu birlikte gösterelim. Gelin insanca bir yaşam için taleplerimize sahip çıkmaya devam edelim ve bu talepler için mücadeleyi birlikte yükseltelim. KESK ’ e bağlı sendikalar ( EĞİTİM SEN, SES, TÜM BELSEN, BES, TARIM ORKAM-SEN, KÜLTÜR SANAT-SEN )