Türk Eğitim-Sen, başkanı Yaşar; “Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine dava açtık” dedi
Akhisar Türk Eğitim-Sen Akhisar ilçe temsilci başkanı Ercan Yaşar, yönetim kurulu ve üyeleri ile birlikte sendika Lokalinde, 28.02.2013 tarih ve 28573 sayılı Resmi Gazetede Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine dava açmalarını basın açıklaması yaparak yaptı. Basın açıklamasını Türk Eğitim-Sen İlçe Başkanı Ercan Yaşar okudu.
Ercan Yaşar’ın okuduğu Basın açıklamasının tam metni:
UCUBE ATAMA YÖNETMELİĞİNE DAVA AÇTIK
Bilindiği gibi 28.02.2013 tarih ve 28573 sayılı Resmi Gazetede Milli Eğitim Bakanlığı Eğitim Kurumları Yöneticileri Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliği yayınlanmıştır. Elle tutulur hiçbir yanı olmayan bu yönetmelik ile adaletsiz ve liyakatsiz atamaların yolu açılırken, yandaş kayırmacılığına ve torpile zemin hazırlanmıştır. Haksızlık karşısında susmamayı kendine şiar edinen ve liyakata dayalı atamaları savunan Türk Eğitim-Sen’in bu ucube yönetmelikle ilgili dava açacağını daha önce duyurmuştuk. Bu ucube yönetmeliğin dava konusu olan şu maddelerine dava açtık;
1-Kapsam başlıklı 2. Maddesinde “müdür başyardımcısı” ibaresinin yer alamamasına
2- Tanımlar başlıklı 4 ğ maddesinde yönetici tanımında“müdür başyardımcısı” ibaresinin yer almamasına ilişkin eksik düzenlemenin,
3-Sınava Başvuru ve Atama Şartları başlıklı5/d maddesinde yer alan “dört yıl” ibaresinin
4-Komisyon ve Görevleri başlıklı 7/b Maddesinde “sendika temsilcine” yer verilmemesine ilişkin eksik düzenlemenin,
5-Yöneticilik Sınavları ve Değerlendirme başlıklı 8/1. Ve 8/3 Maddesinin,
6-Yazılı sınav konuları ve puan ağırlığı başlıklı 9. Madde de “Atatürk İlkeleri ve Türk İnkılap Tarihi ve Ulusal Güvenlik” konusunun yer almamasına ilişkin işlemin,
7-Sözlü Sınav Konuları ve Puan Değerleri başlıklı 11/3 maddesinin
8-Yöneticiliğe atama başlıklı 12/2, 12/3, 12/5 maddelerinin ve bu maddede sınav takvimin yer almamasına ilişkin eksik düzenlemenin
9-Çalışma Süresine Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı 14 maddesinin,
10-İsteğe Bağlı Yer Değiştirmeler başlıklı15. Maddesinde yer alan “il içinde belde ve köylerde..” ibarelerinin ,
11-Soruşturmaya Bağlı Yer Değiştirmeler Başlıklı 16. Maddesinde öngörülen sürelerin ve “veya iller arası” ibaresinin,
12-Norm Kadro Fazlası Yöneticiler başlıklı 18. Maddesinin,
13-Yeniden Atama kapsamında yapılacak atamaların yönetmelikte yer almaması ilişkin eksik düzenlemenin,
14-Yönetmelikte Kurum tiplerine ve kurum türlerine yer verilmemesine ilişkin eksik düzenlemenin,
15-Yönetim Kademelerinde geçmiş sayılan görevlere yer verilmemesi yönünde tesis edilen eksik düzenlemenin ,
16- Ek-1 Değerlendirme formunda hizmete verilen puan kısmında“müdürlük” te geçen hizmetin sayılmamasına ilişkin eksik düzenlemenin,
17-Ek-1 Değerlendirme formunda Ödüller Kısmında 6111 Sayılı Yasadan Önce Alınan Takdir, Teşekkür Ve Aylıkla Ödüllendirmelerin değerlendirmeye alınmaması yönünde tesis edilen eksik düzenlemenin, yürütmesinin durdurulması ve devamında iptali amacı ile Danıştay nezdinde dava açılmıştır.
Bizler adaletin terazisine inanan bir sendikayız. Yargı; yapılan haksızlığı, hukuksuzluğu görecek ve torpilli atamalara geçit vermeyecektir. Bakanlığa açılan davalar da peşi sıra gelecektir. Haksızlığa uğradığını düşünen yönetici adayları soluğu mahkemelerde alacaktır. Türk Eğitim-Sen de bu süreçte yönetici adaylarına her türlü hukuki desteği verecektir. Bakanlık yetkilileri mesaisini bu davalara ayıracak, Bakanlıkta işler durma noktasına gelecektir. Sayın Nabi Avcı ve bürokratlar bunu da mı hesap edememiştir?
Eski yönetmelik eksiklikleriyle birlikte ihtiyaca cevap vermekte ve adil bir yönetici atama sistemi getirmekteydi. Anlaşılan o ki; MEB, adil bir yönetici atamasından son derece rahatsız olmuştur. MEB, istediği kişilerin yönetici olarak atanmasını sağlamak için yönetmeliği değiştirmiştir.
Kariyer ve liyakatten yoksun olan bu yönetmelik; BURAM BURAM TORPİL KOKUYOR, HAKSIZLIK KOKUYOR, VİCDANSIZLIK KOKUYOR.
Gecesini, gündüzüne katıp, yönetici olmak için yazılı sınava hazırlanan adayların emeklerini ezip geçen MEB, siyasi ve ideolojik amaçlar uğruna eğitim tarihinde KARA DELİK açmıştır. Bu yönetmelik; siyasetin eğitimi tahakküm altına aldığının, İşin ehli insanlar yerine, işi kılıfına göre uyduran insanların yönetici olarak atanacağının kısacası EĞİTİMİN BİTTİĞİNİN belgesidir.
Bakanın biz bu yönetmelikte oyuna geldiğine inanıyoruz, ancak, Bakandan beklenen bu oyunu acilen bozmasıdır. Sayın bakan Nabi Avcı eğitimde torpille atama dönemini başlatan Bakan olarak anılmak istemiyorsa, acilen eleştirileri gündemine almalı, bu yönetmeliği bizzat incelemelidir. Zaten bu yönetmeliği inceleyen her göz, yapılan hataları görecek, işin vahametinin farkına varacaktır. Bakanlık bu ayıbını temizlemelidir. Aksi takdirde Türk Eğitim-Sen olarak bu ayıbı her fırsatta yüzlerine çarpacağız.
İSTİKLÂL MARŞI’NIN KABULÜNÜN 92’İNCİ YILDÖNÜMÜ KUTLU OLSUN
İstiklâl Marşı, milletimizin kanadının kırıldığı, kapana kıstırılmaya çalışıldığı, dört bir yanının işgalciler tarafından kuşatıldığı anda bile; yılmadan, umudunu kaybetmeden, hürriyet inancını yitirmeden tek yürek olarak nasıl kahramanca çarpıştığının destanıdır. İstiklâl Marşı, Türk milletinin mücadeleci ruhunu, bağımsızlık aşkını, sömürgeci güçlere karşı dik duruşunu yansıtan eşsiz bir eserdir. Büyük şair Mehmet Akif Ersoy’un yazdığı İstiklâl Marşı, 12 Mart 1921 yılında TBMM’de kabul edilmiştir. İstiklâl Marşımızın kabulünün 92’ıncı yıldönümünü kutluyoruz. Ne yazık ki bugün geldiğimiz noktada İstiklâl Marşı üzerinde farklı politikalar oluşturulmak istendiğine tanık olmaktayız. Bilindiği gibi 18. Milli Eğitim Şûrası’nda, İstiklâl Marşı’nın okunmasının zorunlu olmaktan çıkarılması ile ilgili madde kabul edilmişti. Bunun üzerine sendikamız, gerekli girişimlerde bulunarak, ihanet maddesinin şûra kararları arasından çıkarılmasını sağlamıştı. Bu olay, İstiklâl Marşı gibi çok önemli bir değerimizin bile nasıl tartışmaya açıldığını açıkça ortaya koymaktadır. İstiklâl Marşı’ndan, Öğrenci Andı’ndan, milli bayramlarda yapılan törenlerden rahatsızlık duyanlar, artık resmi toplantılarda bile bunu açıkça dile getirmekten çekinmemektedir. İstiklâl Marşı’na alerji duyan kesimler, biraz cesaret bulsalar tıpkı Öğrenci Andı’nda yaptıkları gibi, İstiklâl Marşı’nın okutulmaması için de kampanya başlatacaktır.
92 yıllık süreçte birçok badire atlatan ülkemiz, bugün hiç olmadığı kadar bölücü söylemlerle çevrelenmiştir. Teslimiyetçi politikalara kucak açanlar, terörü cesaretlendirenler, Türkiye’nin üniter yapısını bozmaya, birlik ve bütünlüğünü dinamitlemeye, huzuruna sekte vurmaya çalışanlar, dün Öğrenci Andı’nı, bugün de İstiklâl Marşı’nı, Türk Bayrağı’nı ve Türklüğü hedef tahtası yapmaktadır. Her gün ‘yıkım’ üzerine yeni stratejiler geliştiren bu cenah, Ulu Önder Atatürk’ün bizlere yadigâr bıraktıklarını teker teker elimizden almaya ant içmiştir. Ancak, hür yaşamayı hayat felsefesi haline getiren milletimiz çirkin tezgâhlara gereken karşılığı vermekte, teröre, sömürgeci zihniyete, dirliğimize saldıranlara, insanlarımız arasına nifak tohumları ekenlere karşı yekvücut olmaktadır. Ülkemiz üzerindeki bu karanlık örtünün kalkacağına ve ferasetini kaybetmiş yöneticilerin, mandacılığı hortlatmaya çabalayan güçlerin, terörü besleyen ve büyüten yapının bir gün hareket alanı bulamayacağına yönelik inancımız tamdır. Bu vesileyle İstiklâl Marşımızın kabulünün 92’ıncı yıldönümünü kutluyor; Millet Şairi Mehmet Akif Ersoy’u şükran ve rahmetle anıyoruz. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.